Hep geçmişe takılır gideriz. Geçmişin güzelliklerinden dem vurdukça, geleceğe dair kaygılarımız artar. Endişelerimiz bizi karamsarlığa sokar yeni yetişen neslin edep ve hayâsının kalmadığını, örf ve adetleri bilmediğini sevgi ve saygıyı, teknolojik aletlere kurban ettiğini söyler dururuz. Eyvallah… Haklı serzenişlerimiz yanında kusurlarımızı da itiraf edebilseydik taşı gediğine sokmuş olurduk.

Mesela, örnek alınacak şahısların ve şahsiyetlerin rollerini yapamadığını söyleyebiliriz. Öyle ya toplum eğitmenleri olarak Seydalarımız, âlimlerimiz, okullarda öğretmenlerimiz, politikada vekillerimiz, evde anne ve babalarımız örneklik pozisyonlarını ne kadar yerine getirebilmektedir. Bunu sorguladığımız zaman yetişen yeni neslin kusurlarının altında yatan nedenlerin kökenine, tam olmasa da en azından bir kısmınınkine inebiliriz.

Toplumun eğitim sorumluluğunu üstlenen âlimler, imamlar, öğretmenler evladına gösterdiği önemi, halkın çocuklarına da gösterebilse; suya hasret çiçeklerin suya kavuşması gibi nice güzel vatan evladının yetiştiğini görecektir. Her insanın mayasında hem iyi hem kötü tohumlar vardır. Önemli olan iyi tohumları sulamak ve kötü tohumları kurutmaktır. İnsan yetiştirmek büyük bir erdemdir. Bundan dolayı peygamber efendimiz (a.s.) “Bir insanın hidayetine sebep olmak Dünya ve içindekilerin hepsinden daha hayırlıdır.” Buyurmuştur.

Ancak insan yetiştirmek için de dertli olmak gerekir. Aşk ehli olmak, ilahi rızanın tamahkârı olmak gerekir. İnsanı hayır yoluna ancak bu aşk ve endişe sevk eder. Yılmadan yorulmadan, serden ve yardan vazgeçerek inandığı yolda kararlı, istikrarlı, cesur ve eli açık olmayı gerektirir. Evet, bu vasıflara sahip olmak azim ve irade ister, ancak her çabanın mükâfatı da onun ağırlığı nispetindedir. Tıpkı rabbimizin buyurduğu gibi. “Yoksa, Allah içinizden cihad edenleri ortaya çıkarmadan ve sabredenleri belirlemeden cennete gireceğinizi mi sanıyordunuz?” (ali İmran 142)

Örnek alınacak bu cesur insanlardan biride bölgemizin tanınmış âlim ve öğretmenlerinden biri olan Molla Abdullatif Özer Hocamızdı. Kendisini, bundan beş yıl önce 15 Eylül günü, yaşanan elim bir trafik kazasında kaybettik. Mekanı cennet olsun. Tekrar sevenlerinin başı sağ olsun. Rabbim Onu ve onun gibi Allah dostlarının mükâfatını artırsın.

Vefa gereği hocamızı yâd etmenin bir zorunlu sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Kendisi Birçok insana dokundu ve çok güzel etkiler bıraktı. Ailesinin geçimine bile zar zor yetebilen imamlık maaşı ile birçok öğrenciye destek olduğuna şahidiz. Evinde kurduğu yer sofrasında nice fakir çocuk genç ve yaşlının nasiplendiğini birçok kişi bilir Gençlik yıllarından itibaren ilim merakı ile ciltler dolusu kitaplar bitiren hocamız, Risale-i Nur Külliyatı, Hadis Kaynaklarını ve bazı tefsirleri iyice tetkik etmiştir. Edindiği ilmi birikimini, insanlara aktarabilmek için çok büyük gayret ve fedakârlılarda bulunduğuna birçok kişi şahittir. Kırmadan dökmeden incitmeden birçok insanın kalbine dokunmuştur. Zindan muhaceret yokluk ve evlat imtihanları gibi herkesin göğüs geremeyeceği büyük imtihanları i vakarlı bir şekilde karşılamış bundan dolayı asla isyan etmemiştir. Zaten Rabbimiz sevdiği kullarına bela ve musibet göndererek onların derecelerini artırdığını peygamber efendimizden (a.s.) biliriz.

Bu anlamda rahmetli hocamız örnek yaşamı ile islamı şahsında göstermiş sözünün eri emanete riayet eden güzel bir mümin olarak zihinlerde yer edinmiştir.

Açıkçası, toplum içerisinde yaşayışı ile örnek olabilecek insanlara çok ihtiyacımız vardır. Herkes konuşur, herkes bilir belki ama bildiği ilimle amel etmek her yiğidin harcı değildir.

Onun çabaları sayesinde, birçok genç yanlış yollardan döndü. Dik durdu eğilmedi Hak dinin o tertemiz bembeyaz elbisesine leke getirmedi. Yöre halkının büyük bir çoğunluğu, onun güvenilir ve emin bir insan olduğu noktasında hemfikirdir. Hakikatleri yaşayarak insanlara gösterenlere ne mutlu. Peygamberi örnek alarak hakikatler uğruna bedel ödeyenlere ne mutlu. Asıl kazanan insanlar bu insanlardır.

Peygamber efendimiz (a.s.) bir hadisinde “Âlimin ölümü alemin ölümü gibidir.” Der. Allah bizleri bu değerli şahsiyetlerin ecirlerinden mahrum etmesin.

Vesselam

( Bu yazı üstad Molla Abdullatif Özer anısına ölümünün sene i devriyesi münasebetiyle vefa gereği yazılmıştır)