Çocukluğumun hüzünlü sokaklarında geleceği umutla besledim duygularımda. Bir bahar güneşi gibi rayiha dolardı düşlerime. Çıplak ayakların güneşe direndiği yaz günlerinde taşların insafına kalmıştı bedenimi yakmamak. 

Dicle’nin serinliğinde beliren geleceğimi, ümidini sevgi tepelerinden Bismil e haykıran 15’lik yüreklere emanet ettim. 
Çocukların el arabası ile pazarlar da okul harçlığı için taşıdığı eşya kadar değerliydi gün be gün uzayan sevgi tomurcukları. Hele bir de girişi Dicle’ye meydan okuyan umut köprüleri beni sana daha da bağladı Bismil. 
Yaza girmek için sevgi ile ekilen, umutla biçilen ekinlerin verdiği haz hiç bir dünya malına değişilmezdi. 

Karpuzların kilolara kafa tuttuğu,  pettexlerin (ekşi kavun) peynire sofra açtığı, sazanların tezgahlardan zıpladığı, kavurmalı mercimek çorbasının kokusunu sardığı caddelerin eli boyalı çocuklarıydık. 
Yazın termosta, tren raylarında düzleştirdiğimiz yemek kaşıklarıyla külâhlara doldurduğumuz dondurma kadar en güzel soğuktu kışlarımız. 
Bir sevgi şehriydi Bismil. 

Sevginin çamurlu sokaklarına lastik çizme ile sarıldığı, siyah lastik ayakkabıların ayaklarına yoksulluğu haykırdığı ama yılmadan yaşayabilen bir neslin çocukları ve bugün dünyaya gülümseyen süt beyaz barış güvercinleri kadar heyecanlıydık. 

Köylere elektrikle beraber aydınlık bir geleceği taşıyan direklere yuva kuran leyleklerin gökyüzüne,  mavilere gaga ile umutlu duygularıyla sevgi sözcüklerini uzattığı, bulutların haykırışları duyarken akan gözyaşlarıyla ıslanan gençliğimizin saçları bugün beyazlara mağlup olsa da yine de sen her zaman çocuktun ey Bismil. 

Şimdiler de çamurlu sokaklarını, birbirini sımsıkı tutan kilitli taşlara emanet eden caddeler gibi birbirine kenetlenen yüreklerde tüm umutlarda kenetlenmiş gördüm seni.
Biz her ne kadar balık tezgahlarında kendini gösteren sazanlar kadar acemiysek de bir çocuğun el arabası kadar hayata sarılmışlığı da adam biliriz. Bizler hayata meydan okuyan küçük adamlarız. 
Bir sevgi şehrisin Bismil. Seni anlatamayan sözcüklerin kuramadığı cümlelerde bir yüklem olamayan kalemim kadar beceriksizim. Seni anlatamıyorum. Seni yaşayamıyorum. Sen de yaşamıyorum. Ama hakikaten seni özledim Bismil.