Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Diyarbakır'da çiftçilerle bir araya geldi.
Bayraktar, Çınar ilçesinde kuraklıktan etkilenen tarlaları inceledi, çiftçilerin sorunlarını dinledi.
Burada gazetecilere açıklama yapan Bayraktar, geçen ay yaşanan zirai donun birçok kentte etkili olduğunu, kuraklık ve aşırı yağışların tarımsal üretime ciddi zarar verdiğini söyledi.
Diyarbakır ve çevredeki illerin buğday, arpa ve mercimek üretimi açısından önemli bir bölge olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
"Buralarda yüzde 100'lere varan zarar söz konusu. Mart ayında bir açıklama yapmış, mart ve nisan aylarında gerekli yağışları alamazsak özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ciddi bir kuraklık tehlikesinin bizi beklediğini belirtmiştim. Maalesef bu yağışlar nisan ve mayıs aylarında da gelmedi. Aslında 7,5 aydan beri yağış almıyoruz. Dolayısıyla bu bölgede bitkisel üretimde kalite ve verimlilik yönünden büyük kayıplar yaşanmış görünüyor. Üretim rakamları da bu manada arzu ettiğimiz seviyede olmayacak gibi."
“Kuraklık tehlikesi, ürünlerin üretimini fevkalade olumsuz etkiledi”
Bölgenin özellikle buğday ve arpa üretimi açısından önemli olduğunu belirten Bayraktar, Türkiye’de buğday üretiminin yüzde 20'sini, arpa üretiminin yüzde 15'ini ve mercimek üretiminin yüzde 90'ını tek başına sağladığını ifade ederek, "Bu ürünler açısından bu bölgedeki üretim çok önemli. Ancak gördüğümüz ve edindiğimiz bilgi ve tespitlere göre bu ürünlerde yüzde yüze varan zarar var. Dolayısıyla bu bölgedeki kuraklık tehlikesi, ürünlerin üretimini fevkalade olumsuz etkiledi." dedi.
“Kuraklığın şiddeti artıyor”
Bayraktar, "Kuraklık yaşıyorsak şiddetli bir kuraklık yaşıyoruz ve ürünlerimiz yüzde yüz zarar görüyor. Don olayı yaşıyorsak eksi on beş, yirmi dereceleri görüyoruz, şiddetli bir don olayı yaşıyoruz ve bütün ürünlerimiz yüzde yüz oranında kaybolup gidiyor. Dolayısıyla afetin şiddeti büyük. Belli ki bu önümüzdeki yıllarda başta kuraklık olmak üzere bu afetler bizi yormaya devam edecek. Bunun tedbirlerini de şimdiden almamız lazım. Bizim don olayında üreticiler için istediğimiz yardımların, sizin beklediğiniz yardımların bir şekilde kuraklık afeti gören çiftçilerimize de verilmesini istiyoruz. Bu önemli çünkü bu da bir afet," diye konuştu.
Enerji maliyetlerinde de çiftçilerin destek alması gerektiğine vurgu yapan Bayraktar, "Elektrik fiyatları bizim yaptığımız çalışmalarda bir yılda en fazla görülen girdi olarak görülüyor. Artan sulama ücretleri nedeniyle çiftçiler sulama ücretini ödeyemez duruma geldi. Bu anlamda da sulama ücretlerinde destek ve indirim yapılmasını istiyoruz," dedi.
“Dicle Elektrik Dağıtım ile ilgili çok ciddi şikâyetler var”
İki üç sene öncesine kadar sosyal güvenlik kurumunda bir milyon olarak kayıtlı olan çiftçi sayısının 419 bine kadar düştüğünü ve bu sayının daha da düşeceğini ifade eden Bayraktar, "Onun için Sayın Cumhurbaşkanımız ve bakanlarımızdan sosyal güvenlik primleri konusunda destek istedik. Bunların aşağı düşürülmesi lazım dedik. Yüksek tutarlı elektrik faturaları konusunda Dicle Elektrik Dağıtım ile ilgili çok ciddi şikâyetler var. Bu şikâyetleri Güneydoğu Anadolu bölgesinde alıyoruz. Şanlıurfa’nın bir ilçesinde 5 bin kişi Dicle Elektrik Dağıtım ile mahkemelik olmuş. Bir de yapılan ve doğru olmayan bir şey var! Bir çiftçiye tarımsal üretim yaptığı için destekleme ödenir ve bunu alıp cebine koymak zorunda. Senin Dicle Elektrik Dağıtıma borcun var diye senin desteklerine bloke koyuyorum diyemezsiniz. Bu doğru değil, bu fevkalade yanlış bir hareket. Yani Dicle Elektrik Dağıtım bu destekleri bloke edip el koyuyor. Bunu da bilhassa gündeme taşıyıp DEDAŞ ile ilgili şikâyetleri arkadaşlarımız ile birlikte Ankara’da masaya yatıracağız," diye belirtti.
“Afetlere rağmen doyuruyoruz”
Türkiye’de çiftçinin görmediği afet kalmadığını belirten Bayraktar, "Bu çiftçinin hangi koşullarda, şartlarda üretim yaptığını herkesin iyi anlaması gerektiğini belirterek, yani biz bu insanları nasıl doyuruyoruz? İşte böyle doyuruyoruz, afetlere rağmen doyuruyoruz. Maliyetlere rağmen doyuruyoruz. Bazen ürünümüz para etmiyor ama üretmeye devam ediyoruz. Yani herkesin bu ülkede bizi iyi anlaması ve teşekkür etmesi lazım. Toplumdan ve Türkiye’de yaşayan insanlardan bunu bekliyoruz," ifadelerini kullandı.
“Çiftçilerimizin banka borçları yapılandırılsın”
Tarım sektörünün çok hızlı göç verdiğini ve çiftçilere sahip çıkılması gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle konuştu:
“Tarımda yaş 59’a geldi, önümüzdeki yıl bu 60’a gelecek. Artık gençlerimizi tarımda tutamıyoruz. 18-32 yaş arasındaki gençlerimizin oranı yüzde 5’lere kadar düştü. Bu tarımsal üretimin önünde bu ülkenin gıda güvenliğini sağlama noktasında çok ciddi bir tehdit oluşturuyor. Onun için bu afetlerin de göç vermesini istemiyoruz. Bu afetler göç vermesin istiyorsak, bu gibi durumlarda böyle zamanlarda çiftçimizin arkasında durmamız lazım. Çiftçilerimizin birtakım beklentileri var. Bu beklentiler özellikle don afetinde de ifade ettiğimiz gibi çiftçilerimiz nakit yardımı istiyorlar. Bu nakit yardımlarını çiftçimize ulaşması önemlidir. Bunun dışında çiftçilerimizin banka borçları var. Hem devlet bankalarına hem tarım kredi kooperatiflerine hem de özel bankalara borçları var. Çiftçilerimiz banka borçlarının yapılandırılmasını istiyorlar. Bakın bunu iki nedenle istiyorlar. Bir tanesi ailelerinin çoluk çocuklarının ihtiyacını karşılamaları, ikincisi de ‘Biz tarımdan kopmak istemiyoruz’ diye çağrıda bulunuyorlar. ‘Tarımda kalmamız isteniyorsa bize yardım yapılmalı’ diyorlar. Sosyal Güvenlik primlerinin devlet tarafından ödenmesi, genç çiftçilerimizin bir kısmının tarımda, tarlada kalmasını, sağlayabilir. Bunu da hükümetimizden talep ettik. Tarımdan kopan gençler, gittikleri yerde asgari ücretle çalışıyorlar. Nüfusun bugün 59 yaşına gelmesi de tamamen bununla alakalı. Öyle bir süreç yaşıyoruz ki bu süreçte ülkenin gıda güvenliğini sağlamak istiyorsak yelkenleri tarıma çevireceğiz. Çiftçimize daha fazla destek vereceğiz. Doğal afetler karşısında çiftçimizi koruyacağız, yardımcı olacağız. Tarlada üretimde kalmasını sağlayacağız.”