DİYARBAKIR - Bölgede yaşanan sıcak gelişmelerin en büyük muhatabı hiç kuşkusuz Sivil Toplum Kuruluşlarıdır. Özelikle bölgede görev yapan imamların son zamanlarda gerek sivil cumalar bahane edilerek hedef gösterilmesi ve gerekse de bazı imamların PKK tarafından tehdit edilmesi bölge halkını rahatsız ederken, Diyanet Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen ile yaşanan gelişmeleri konuştuk. Evsen, Kürt sorununu çözümünü, din adamlarının Kürt sorununa bakış açısını ve Diyanetin mevcut yapısını anlattı.

Osmanlı'dan günümüze doğru gelirsek, Diyanet'in tarihsel sürecini değerlendirebilir misiniz?
Osmanlı'da din işleri, adalet, eğitim alanları, 'Meşihat' makamı tarafından yürütülmekteydi. Meşihatın başında ise Şeyhülislam vardı. İttihat ve Terrakî iktidara gelince Şeyhülislamlık makamının görev ve yetkileri daraltılmış, önce adalet daha sonra eğitim görev ve yetki alanından çıkarılarak Şeyhülislam sadece dini bir makam olarak düzenlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulmasıyla 3 Mart 1924'te Diyanet İşleri Reisliği, Genelkurmay Reisliği ile Şeriyeye ve Evkaf Reisliği aynı gün çıkarılan bir yasa ile günümüz Diyanet İşleri Başkanlığı'nın temelleri atılmış oldu.

GENELKURMAYLA AYNI YASA İLE KURULDU

Yani Genel Kurmay ve Diyanet aynı yasayla mı kuruldu?
Aynen öyle, aynı yasayla kurulan ve aynı öneme sahip iki kurum olarak kuruldular. Bu da o dönemde Din İşlerine ne kadar önem verildiğinin bir göstergesi olarak sunuldu. Tabi süreç böyle devam etmedi. Devlet güçlendikçe dini daha bir baskı altına aldıkça, Diyanetin protokoldeki sırası, değeri ve hatta varlığı aşağılara doğru çekildi. Bir dönem ki -1931 olsa gerek- Diyanet, camilerle beraber Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlandı. Neyse ki Demokrat Parti iktidarı ile ezan serbestliği gibi, Diyanette kendine özgü yapısına yeniden kavuştu.

TARİHİMİZİN EN BÜYÜK AYIPLARINDAN BİRİ: TÜRKÇE EZAN

Ezan serbestliği dediniz. O dönemde sanırım Arapça ezan yerine Türkçe Ezan okunuyordu, camilerde!
Evet! Tarihimizin en büyük ayıplarından biri olan ve uzun süre insanlarımızı ve dini inançlarımızı hiçe sayan ucube uygulama 'Türkçe Ezan', 'Türkçe İbadet' çılgınlığının kaldırılması ile ilgili süreçle birlikte yeniden düzenlenmeye başladı.

Burada konuyu biraz güncele taşırsak, bir ara Viranşehir'de 'Kürtçe ezan' okunduğu iddia edildi. Bununla ilgili değerlendirmeniz ne boyutta olacak?
Bakın, 'Türkçe Ezan' veya 'Türkçe İbadet' nasıl 'ucube' ise 'Kürtçe Ezan'da öyledir. Zaten orada daha sonra böyle bir uygulama olmadığı da iddia edildi. Ama şu kesinlikle bilinmelidir ki, kimse Müslüman Kürt halkının veya Müslümanlığını yüzyıllardır kanıtlamış Türkiye halklarının dini duygularıyla oynamaya kalkmamalıdır. Böyle çirkin oyunları oynayanları halkımız kesinlikle demokrasinin en güzel cezalandırma yöntemi olan sandıklara gömer.

İBADETİN YERİ CAMİ'DİR

Peki, Sivil Cuma eylemlerine bakış açınız nedir? Yani Diyanet-Sen olarak neler düşünüyorsunuz?

Bana ilk sorulduğunda ibadetin yeri camidir, demiştim. Ama birileri biz camide değil de illaki işte burada kılacağız derse, söyleyecek çok sözümüz olmaz. Ama bu çerçevede şunu da belirtmek de fayda var. O süreçte bazı siyasetçiler, MGK'nın sözde almış olduğu bir kararından bahsettiler. Bölgeye ajan imamlar gönderildiğinden ve daha bir sürü şeyden dem vurdular. Hala bile o süreci hatırladıkça moralim alt üst oluyor. Camileri protesto etmekten, yeni 'Kürt camileri' kurmaktan ve nice şeyden, gelindiğimiz noktada ise etkisi azalmış, fazlaca rağbet görmeyen, hatta rutinleşen ama devam ediyoruz işte, demek için devam ettirilen pek de anlamı kalmamış bir eyleme dönüştü bence…

'Uykularım kaçtı, tedirgin oluyordum' dediniz. Neden ve nasıl?
Şöyle anlatayım; Sayın Demirtaş o açıklamayı yaptıktan 1 gün sonra konu kamuoyunda hararetle tartışılıyorken, sendikadayız, bir din görevlisi geldi. Canı çok sıkkın bir şekilde, 'hocam beni köye verdiler' ve gözlerimin içine bakarak, şimdi ne olacak dedi. Dona kaldım, siyasetten ortaya atılmış saçma bir iddianın ne kadar kötü sonuçlar doğurabileceğini düşündüm. Allah akıl fikir versin, dedim. Birinin durumundan vazife çıkarıp bir çılgınlık yapmaması için dua bile ettim.

DİN ADAMLARININ KÜRT SORUNUNA BAKIŞI

Geçen yıl Ekim ayında, Diyanet-Sen olarak 'Din Adamlarının Kürt sorununa Bakışı' Çalıştayı düzenlediniz. Çalıştayın sonucuyla ilgili herhangi bir çalışma var mı?

Herhalde kendi alanında yapılan ilk çalışmaydı, ya da biz öyle biliyoruz. Ama çok verimli geçmişti. 10 maddede dinin ve din adamlarının olayı nasıl baktığı ve çözümün nasıl olabileceği ile ilgili bir sonuç ortaya çıkmıştı. Dediğim gibi çok verimli bir çalışmaydı. Hatta çok iyi ses getirmiş olacak ki, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker, Diyanetin Kürtçe Hutbe ve Vaaz ile ilgili çalıştığını kamuoyuyla paylaştı. Yani biz 2003'ten beri yaptığımız çağrının meyvelerini konjoktör de elverdiği için şimdi almaya başladık. İnşallah bunda da mutlu sona ulaşırız diye umuyorum. Nede olsa ayet ne diyordu; 'Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerimizin ve renklerimizin farklı oluşu, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda belirler için nice ibretler vardır' yani Allah'ın ayeti buysa bunu inkâr etmemiz bize hiçbir fayda getirmeyecektir, bilakis bunu kabul etmek ve yerine getirmek faydalar getirecektir İnşallah.

AYETLER VE HADİSLER ÖNÜMÜZDEYKEN FETVA ARAMAYA GEREK YOK

Kürt Sorunu Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
Kürt sorunu hepimizin sorunudur. Çözmezsek daha çok canlar yakacak yüreklere, evlere kor alevler düşürecek bir sorun. Yalnızca ekonomik, kültürel haklar, terör sorunu deyip çözülemeyecek bir sorun.

Peki, çözüm öneriniz?
"Çözüm; "Müminler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki, esirgenesiniz" ve "Kendiniz için istediğinizi, kardeşiniz için de istemedikçe iman etmiş olamazsınız" hadisinde açıkça ifade edilmiş. Ayrıca, "Müslüman'ın Müslüman'a kanı, malı ve ırzı haramdır" buyuruyor, hadis. Yani bu kadar önemli ayetler ve hadisler önümüzde duruyorken ve emirler çok net veriliyorken başka yerlerden başta fetvalar aramaya gerek var mı?

BİRİLERİ DİNDAR KÜRTLERİ DÜRTMEYE ÇALIŞTI!

Geçen aylarda Ergani'de 4 cami kundaklandı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
O ayrı bir enteresan olay… 2 gün içinde 4 cami biri kullanılamaz hale gelmişti, 3'ünde de zararlar söz konusuydu.

Ne olabilir sizce?
3 şey! 1. Meczubun biridir geçen İstanbul'daki cami yangınlarını taklit etmek istedi, 2. Birileri acaba yakarsak bu işten bir rant elde edebilir miyiz dedi. 3. En zayıf ihtimal, birileri 'Dindar Kürtleri' dürtmeye çalıştı ama Ergani çok akıllıca bir tercih değildi. Tabiî ki hala güvenlik güçlerinin olayı aydınlatmasını bekliyoruz. Suçlu ve suçluların biran önce yakalanması arzularımız arasında.

Bu tür olaylar başka yerlerde de oldu mu?
Zaman zaman münferit olaylar oluyor. Ama yayılmadığı için pek etkili olmuyor, çok şükür, yine de yeni bir olay olmadığı için mutluyuz"

DİYANET ÖZERKLEŞMELİ

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Biz kurulduğumuz günden beri "Özerk Diyanet, Seçilmiş başkan, etkin din görevlisi" sloganını kullandık. Hala da talebimiz arkasındayız. Özerk Diyanet olmadığı müddetçe dinin alanına müdahaleler olacaktır. Demokles kılıcı gibi görevden alırım ha! Tarzı yaklaşımlar, "Türkçe Ezan" gibi ucubeleri farklı şekilde yaşama tecrübelerini her an önümüze çıkarabilir. O nedenle Diyanet Özerkleşmeli, seçilmiş bir başkan ve hayatın her noktasında daha itibarlı, daha ileriyi görebilen bir imam profili oluşturulmalıdır.

(M. Salih Keskin)

Editör: Haber Merkezi