Diyarbakır'da Özel Bağlar Hastanesi'nde görevli göz doktoru Op. Dr. Lokman Balyen, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü öncesinde kliniklerine başvuran ve diyabet tanısı almış hastalara, diyabetin göz üzerindeki komplikasyonlarının bilinirlik düzeyini ortaya çıkarmak için bir anket çalışması yaptıklarını söyledi.

Diyabetin, insülin eksikliğine veya etkinliğinin azalmasına bağlı kan şekerinin yükselmesi ile karakterize olan bir durum olduğunu ifade eden Balyen, diyabetin, artmış kan şekeri düzeyi, aşırı susama, ağız kuruluğu, acıkma, idrara fazla çıkma, hızlı kilo kaybı, halsizlik ve çabuk yorulma gibi belirtiler taşıdığını kaydetti.


Diyabetlilerde görme kaybının gelişme ihtimalinin normalden 25 kat daha fazla olduğunu belirten Balyen, 20-65 yaş arasındaki görme kaybının en sık sebeplerinden biri olarak ortaya çıktığını aktararak, "Diyabetik hastalarda göz hasarı gelişme ihtimali 10 yıllık diyabetlilerde yüzde 20 iken 30 yıllık diyabetlilerde ise bu oran yüzde 80 civarındadır" dedi.


Diyabetin en önemli ve en sık komplikasyonunun retina tutulumu olduğunu dile getiren Balyen, "Diyabetik retinopatide ödem kanama odakları ve yeni damarlamaya yol açabilmektedir. Bu yeni oluşan hassas damarlarda kanayarak göz içi kanama ve retina dekolmanı oluşturabilmektedir. Diyabetli hastalarda göz tansiyonu ve katarakt normal insanlara göre daha sık görülür. Kan şekerinin aniden yükselmesi gözün kırma gücünü arttırarak geçici miyopiye, kan şekerinin özellikle insülin tedavisi sonrası şekerin aniden
düşmesi ise hipermetropiye neden olmaktadır" diye konuştu.

Diyabetik retinopatinin tedavisine de değinen Balyen şunları söyledi:


"Diyabet tedavisinde en önemli etken yüksek kan şekeri seviyelerini kontrol altında tutmaktır. Sağlıklı besinler yemek, düzenli egzersizler yapmak, stresi kontrol altında tutmak sigara kullanılıyorsa bırakmak gibi risk faktörlerini iyi bir şekilde kontrol atına almak göze uygulanan tedavide daha iyi sonuçların alınmasına yardımcı olmaktadır.

Diyabet hastaları hiçbir şikayeti olmasa da yılda en az bir kere göz doktoruna başvurmalıdır. Diyabete bağlı retina tabakasındaki hasar için göze en sık uygulanan
tedavi lazerdir. Hastalar göz doktoruna ne kadar erken başvurursa, lazer ile elde edilen başarı oranı da o kadar artmaktadır. Lazer tedavisi göz içerisinde kanama, glokom görme merkezinde ödem oluşumu gibi etkilerin gelişimi ve ilermesini engeller."


Özel Bağlar Hastanesi Göz Polikliniği'ne başvuran ve diyabet hastası tanısı alan hastalarda diyabet ve diyabetin göz üzerindeki etkisinin bilinirlik düzeyini ortaya çıkarmak için bir anket araştırması yaptıklarını sözlerine ekleyen Balyen, araştırma sonucunda halkın bilinç düzeyinin çok düşük olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Balyen, "Araştırmanın sonuçları bize, diyabet ve diyabetik göz hastalığı hakkında bilinç oluşturmak ve hastaları rutin kontrollere teşvik etmek için çok daha fazla eğitim
çalışmasının gerekli olduğunu gösterdi..

Araştırmaya göre hastalar diyabet konusunda yeterli bilgiye sahip değil. 3 diyabet hastasından 2'si şekerin körlük yaptığını bilmiyor ve göz doktoruna görünmemiş. Muayeneye gelen diyabet hastalarının yüzde 60'ında diyabetik göz hastalığı tespit ettik. Bu araştırmada görüldüğü gibi diyabet hastalarının büyük bir bölümü diyabetin körlüğe yol açabileceğini bilmiyor..

Hastaların yüzde 87'si egzersiz yapmıyor, yüzde 50'si diyetine dikkat etmiyor ve yüzde 75'i ise sadece anti diyabetik ilaçlar kullanıp egzersiz, diyet gibi diyabeti kontrol altına alan yan yollara başvurmamış. Hastaların yüzde 66'sında obezite, yüzde 40'nda böbrek hastalığı, yüzde 33'ünde anemi tespit edildi. Bu araştırma ortaya çıkarıyor ki halkımızın diyabet hastalığı bilinci konusunda bilgi eksikliği mevcut. Diyabet hastası olanlar kan şekerini kontrol altında tutmalı ve yılda en az bir kere de olsa göz muayenesi olmalıdır" ifadelerini kullandı...

Editör: Haber Merkezi