Ramazan ayının müjdecisi kabul edilen, Beraat Kandili yarın gece idrak edilecek. Beraat'ın kelime anlamı; bir şeyden silkinmek, aklanmak, günahlardan temizlenmek ve arınmaktır.

Istılahi manası ise Şaban ayının 15'inci gecesine tekabül eden çok hayırlı ve bereketli bir gecenin ismidir. Bir sene içerisinde olacak tüm işler, bu gece karara bağlanır. Tüm ameller, rızıklar, ömürler, ecel ve ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey daha önce Levh-i Mahfuz'da yazılı olduğu şekliyle yeniden bu gece düzeltilip tefrik edilir ve takdire bağlanır.

Bu hususla ilgili Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır:

"(Hükümleri) apaçık olan Kitab’a andolsun ki gerçekten biz, onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz (insanları Kur’an’la) uyarıcıyız. (Rızık ve ecel gibi takdir edilen) her hikmetli iş, tarafımızdan (verilen) bir emirle o gecede ayırt edilir (yazılıp belirlenir). Doğrusu biz, Rabbinden bir rahmet olarak (öteden beri peygamberler) göndermekteyiz. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, bilendir." (Duhan: 2–7)

Müfessirlerin çoğuna göre Kur'an-ı Kerim, bir defada Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına Kadir Gecesi'nde indirilmiş, oradan da peyderpey, ayet ayet Beraat Gecesi'nde Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem) indirilmeye başlanmıştır.

Beraat Gecesi'nin fazileti hakkında hadis-i şerifler

Dolayısıyla bu gece, Kadir Gecesi'nden sonra en hayırlı gecedir. Bu gecenin fazileti hakkında birçok hadis-i şerif vardır. İşte onlardan bazıları:

Bir gün bazı sahabeler, Peygamber'imizden (Sallallahu Aleyhi Vesellem), niçin Şaban ayında çokça oruç tuttuğunu sordular. Bunun üzerine O (Sallallahu Aleyhi Vesellem), şöyle buyurdu: "Şaban Ayı öyle faziletli bir aydır ki insanlar bundan gafildirler. Bu ayda ameller âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini istedim." (Nesei)

"Beraat Gecesi göklerin kapıları açılır, melekler müminlere müjde verir ve ibadete teşvik ederler." (Nesei, Beyhaki, Münziri)

"Şaban'ın 15'inci gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece gelince Allah-u Teâlâ şöyle buyurur; 'Af isteyen yok mu, onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim. Dertli olan yok mu, ona sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.' Bu hâl, sabaha kadar devam eder." (İbni Mace)

"Şaban ayının 15'inci gecesi rahmet-i ilahi dünyayı kaplar, herkes ondan istifade eder, affolunur. Ancak haksız yere Müslümanlara düşmanlık besleyenler ve Allah'a ortak koşanlar müstesna. Onlar bu gecenin feyzinden istifade edemezler." (Beyhaki)

"Cebrail aleyhisselam geldi ve dedi ki; 'Kalk namaz kıl ve dua et! Bu gece, Şaban'ın 15'inci gecesidir. Bu geceyi ihya edenleri, Allah-u Teâlâ affeder. Ancak Allah'a şirk koşan, büyücülük yapan, cimri ve kinci olan, bidatçı, içkici, faizci ve zani olan kimseler müstesna. Allah, bunları affetmez." (Taberani)

Validemiz Hazreti Âişe (Radiyallahu anha) buyuruyor ki; "Ramazandan sonra en faziletli oruç, Şaban ayında tutulan oruçtur. Resulullah'ın (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Ramazan'dan sonra en çok oruç tuttuğu ay, Şaban ayıdır. Bazen Şaban'ın tamamını oruçla geçirirdi." (Buhari, Tirmizi)

Ancak, Resulullah'ın (Sallallahu Aleyhi Vesellem) ömrünün sonlarına doğru Şaban'ın son on beş gününde oruç tutmadığı yönünde rivayetler de vardır. Bu da Ramazan'a daha güçlü bir şekilde girmek içindir. Bu hususta her kişi kendini daha iyi bilir ve ona göre orucuna bir ayar verebilir.

Üstad Bediüzzaman'ın dilinden Leyle-i Beraat

Üstad Bediüzzaman ise Beraat Gecesi hakkında şunları söyler:

"Bu gelen gece olan Leyle-i Beraat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir. Her bir hasenenin Leyle-i Kadir’de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Beraat’ta her bir amel-i sâlihin ve her bir harf-i Kur'an'ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyali-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur'an'la ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır."

Beraat, bizi Ramazan ayına hazırlar

Beraatın ilk şartı, kimlerden ve nelerden uzak duracağımızı; kimlere ve nelere yakın olacağımızı bilmektir. Bu itibarla Beraat, ruhumuza ağır gelen her türlü keder ve sıkıntıdan, insanı inciten hata ve günahtan, insana yakışmayan söz, tutum ve davranıştan "Beraat etmek" için eşsiz bir fırsattır.

Beraat, nurlu gölgesi üzerimize düşmeye başlayan Ramazan ayına bizi hazırlayan; diri bir zihin ve berrak bir gönülle aşama aşama kemale ulaştıran Rabbimizle, taat ve itaat zemininde buluşturan bir yakınlaşmadır.                   

Beraat gecesini idrak eden herkes, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki; "De ki, ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir" müjdesinin farkına vararak, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in; "Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum..." şeklindeki yönelişi ile özüne dönmeli, ümitlerini canlandırmalı, bağışlama ve bağışlanma duygularını güçlendirmelidir.

Rahmet ikliminden en güzel bir şekilde istifade etmeye çalışalım

Şu halde, Rabbimiz tarafından önümüze bir fırsat gibi sunulan hayırlı zamanları, ayları, günleri ve geceleri ganimet bilelim. Bu rahmet ikliminden en güzel bir şekilde istifade etmeye çalışalım. Özellikle Beraat Kandili'ni bir ganimet bilerek ihya etmeye çalışalım. Cemaatle namaz kılalım, Kur' an-ı Kerim okuyalım, hayır hasenatta bulunalım. Yetim, dul, kimsesiz ve muhtaçları görüp gözetelim, anne-babamızın ve diğer büyüklerin ellerini öperek rızalarını alalım, çocukları sevindirelim, eş-dost ve kabir ziyaretleri yapalım. Küsleri kucaklaştıralım. Bu gece bol bol dua ve tövbe istiğfar edelim.

Darda ve zorda bulunan tüm mümin kardeşlerimizin daracık mekânlardan, sıkıntılardan, bela ve musibetlerden kurtulmaları için Rabbimize niyazda bulunalım, gözyaşı dökelim. İslam beldelerinde akan kanın durması için parçalanıp ayrı gayrı düşmüş İslam Ümmeti'nin vahdeti için çokça dua edelim ve çokça yalvaralım.

Zira yukarıdaki hadis-i şeriflerde de belirtildiği gibi bu gece, çok hayırlı ve bereketli bir gecedir. Her ne kadar Kadir Gecesi bu geceden daha hayırlı ise de kesin ve belli olmayan bir gecedir. Ama bu gece belli ve bilinen bir gecedir.

Yüce Rabbimiz niyazlarımızı karşılıksız bırakmaz

Unutmayalım ki bizler Cenab-ı Hakk’a bir adım yaklaşırsak O bizlere bin adım yaklaşır. Hata ve günahlarımızdan nasuh bir tövbe ile uzaklaşırsak Allah’ın mağfireti bizleri kuşatır. Kalbimizden kin, nefret, haset, öfke ve düşmanlık duygularını atıp af yolunu tutarsak Yüce Rabbimiz bizleri affına mazhar kılar. Kendimiz için istediğimiz güzellikleri başkaları için de isteyebilirsek Cenab-ı Hakk bizlere tüm güzellikleri ihsan eder. Mazlum ve mağdurların, zorda ve darda kalmışların imdadına yetişebilirsek Allah Teâla da bizlere yardım eder.

Dua, niyaz ve yakarışlarımıza sadece nefsimizi değil, eşimiz, çocuklarımız, ailemiz, ana-babamız, geçmişlerimiz, akrabalarımız, komşularımız, bütün kardeşlerimiz ve tüm insanlığı katabilirsek, duamızda herkesin iyiliğini ve selametini talep edebilirsek, Yüce Rabbimiz niyazlarımızı karşılıksız bırakmaz. Nefsimizin bitmek tükenmek bilmeyen arzularına, hırslarına, tutkularına, heva ve heveslerine gem vurabilirsek Cenab-ı Mevla bizlere gerçek özgürlük beratımızı verir. Allah’ın emirlerini hürmet, muhabbet ve tazimle yerine getirip yasaklarını Allah için terk edebilirsek; içinde yaşadığımız kâinata, çevreye, tabiata ve tüm mahlûkata rahmet nazarıyla bakıp şefkat ve merhamet gösterebilirsek Merhametlilerin En Merhametlisi her zaman bizlere rahmetiyle muamele eder.

Kur’an-ı Kerim’i, onu yaşanmış bir hayata dönüştüren Resul-i Ekrem’in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) sünnetini doğru anlayıp doğru yaşayabilirsek Allah hiçbir zaman bizleri istikametten ayırmaz. Ve bu dünyada Emin Peygamberin Emin Ümmeti olmayı başardığımız gün, inşallah tüm yeryüzü dâru’s-selâm yani barış ve güven yurduna dönüşecek ve müminler topluluğu ahirette adı “darü’s selam” (Yunus 10/25) olan cennetle müşerref olacaktır.

Kandil gecelerine ait özel bir namaz veya ibadet şekli var mıdır?

Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem), bazı mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir (Tirmizî, Savm, 39). Ancak bu gün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsetmemiştir. Bu bağlamda mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla müminler kandil gecelerinde, hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur’an-ı Kerim okuyup anlamaya çalışarak, kaza veya nafile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler.

Kandil gecelerinin gündüzlerinde yani geceyi takip eden ertesi günde oruç tutmak müstehaptır. Zira Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem), "Şaban’ın ortasında (yani Beraat Gecesi'nde) ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu isteyen…’ der." (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salat, 191) buyurmuştur.

Bu ve benzeri rivayetlere dayanarak bazı İslam âlimleri dini açıdan faziletli sayılan diğer gün ve gecelerin ibadetle ihyasının müstehap olduğunu söylemişlerdir.


 

Editör: Haber Merkezi