5 yıl öncesine kadar HIV virüsünün rastlanmadığı bölgede son 3 yılda 24 vaka tespit edildi.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Kemal Çelen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AIDS'in dünya genelinde büyük bir sorun olduğunu belirterek, Türkiye'deki ilk vakanın ise 1985 yılında ortaya çıktığını söyledi.

Doç. Dr. Çelen, 2010 yılında dünyada toplam 2.7 milyon kişinin HIV virüsü taşıdığı, 1.8 milyon kişinin ise bu hastalık nedeniyle yaşamını yitirdiğinin belirlendiğini ifade ederek, Sağlık Bakanlığı verilerine göre 5 yıl önce Türkiye'de 2 bin vaka varken, bugünkü vaka sayısının 5 bine yükseldiğini bildirdi.

Türkiye'de olduğu gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de AIDS vakalarında artış yaşandığına dikkati çeken Çelen, şöyle konuştu:

''2006'dan bu yana hastalığın bulaşmasında ve HIV virüsünün yaygınlaşmasında ciddi bir artış yaşanıyor. Bölgede 2009'da 12, 2010'da 4 ve 2011'de de 8 AIDS hastası tespit edildi. Diyarbakır'da ilk AIDS hastası 2004 yılında Almanya'dan gelen bir işçiydi. Diyarbakır'da son bir yıl içerisinde tespit edilen 5 vakadan 4'ünü Irak'ın kuzeyine giden Türk işçilerinden oluşuyor. Bölgedeki çeşitli illerde yaşayan ve Diyarbakır'da hastalıkları tespit edilen bu kişilerin 4'ünün de Irak'ın kuzeyi ile bağlantısı olduğu tespit ettik. Bu hastalar, Kuzey Irak'ta riskli cinsel ilişkilerinin olduğunu beyan ettiler. Buradan yola çıkarak, şüpheli cinsel ilişkinin Irak'ta sıkıntı yarattığı konusunda bir değerlendirme yapabiliriz. Çünkü Irak'ta Afrika'dan gelen çok sayıda ve her hizmet alınında çalışan insanlar olduğu belirtiliyor. Biliyoruz ki HIV'in en yoğun olduğu bölge sahra altı Afrika ülkeleri. Orada kontrolsüz cinsel ilişkinin HIV açısından risk teşkil etmektedir.''

Tesadüfen fark etmişler

Çelen, tespit ettikleri hastaların, HIV virüsü taşıdıklarını tesadüfen öğrendiklerini söyledi. Hastalığın 10 yıllık bir kuluçka süresine sahip olduğunu ifade eden Çelen, bu nedenle virüsü taşıyanların hasta olduğunu fark edemediklerini belirtti.

Hastaların genellikle kan vermenin ardından yapılan tespit ya da şüpheli cinsel ilişkiden sonra kuşku ile kendilerine geldiğini anlatan Çelen, ''Hastalarımızın bir kısmı şüpheli cinsel ilişkiden sonra korkup 'acaba bana da birşey bulaşmış mıdır?' diyerek bize başvurdu. Sağlık Bakanlığı'nca, Dicle Üniversitesi  AIDS konusunda bölgede tek Gönülü Danışma Merkezi olarak seçildi. Bu nedenle bölgedeki tüm vakalar bize başvuruyor'' dedi.

"Tek eşlilik ve sünnet önemli bir koruyuculuktur.''

Hastalığın Türkiye'de her geçen gün daha da arttığını bu nedenle toplumun HIV konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Çelen, kontrolsüz cinsel ilişkinin bu hastalık için önemli bir risk faktörü olduğunu söyledi.

Yeni vakaların artmasının sakıncalarına da değinen Çelen, şöyle konuştu:

 ''Yeni vakalar arttıkça bunlar belli bir zaman sonra AIDS'e bağlı bir komplikasyonla kaybedilecekler. AIDS kronik bir hastalık ancak tedavisi var. Hastalarımızı tedavi ediyoruz. Sağlıklı bir kişiden farklı görünmüyorlar. Ancak ileri ki evrede vücudun savunma sistemini zarara uğrattığı için bu kişilerde fırsatçı enfeksiyon ve tümörler ile ciddi rahatsızlıklara yol açabiliyor. Bu anlamda hastalık ölümcüldür. Tek eşlilik ve sünnet önemli bir koruyuculuktur. Eşcinsel ve korunmasız ilişki ile birden çok partnere sahip olmak risktir. Hastalığın tespitinden sonra mevcut tedavilerle kişi 20-30 yıl yaşayabiliyor. Hastalık sosyal bir sorundur. HIV pozitif hastaların bulaşma yolları çoğunlukla riskli cinsel temas olduğundan evli ve çocukları olan hastalarda bu durum sosyal sıkıntıları da beraberinde getiriyor.''

 

.

 

Editör: Haber Merkezi