Kendi deyimiyle, ‘barış HDP’den de başka partilerden de, seçimden de daha önemlidir’.
 
 
HDP Eş Başkanı Demirtaş’ın Hüda-Par Takıntısı
 
Ali GÜLSOY
 
HDP Eş Başkanı Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde epey puan topladı. Şahsen buna sevindim ama eksik bulduğum yönleri de yazmaktan çekinmedim.
 
Benzer yanlışları devam ediyor. Sorun şu; Demirtaş, Türkiye kamuoyuna karşı barışçıl bir dil kullanırken, Hüda-Par Camiasına karşı gereksiz, itici ve yerine göre kışkırtıcı bir dil kullanmaya devam ediyor.
 
Bu üslup sorunu eskiye dayanıyor. Yüksekova’da Mustazaf-Der üyesi bir vatandaş şaibeli bir şekilde öldürülünce, ‘orada ne diye dernek açıyorlar’ manasında bir cümle sarf etmişti.  
 
Hüda-Par ilk Genel Başkanı M.Hüseyin Yılmaz’ın da içinde bulunduğu heyetin Lice ilçesinde saldırıya uğraması karşısında da, olayı kınayacağına; ‘Lice’de tek bir üyeleri yok, ne diye oraya gidiyorlar’ gibi akla ziyan bir cümle kurmuştu. Ertesi gün onlarca Liceli Hüda-Par üyesi kimlikleriyle basın açıklaması yapmış ve kendisini mahcup etmişlerdi. Kaldı ki hiçbir üyesi olmasa da çalışma hakları vardı.
 
Ümit ederdim ki bunlar geride kalsın; maalesef geçen hafta Bingöl’de ve bu hafta başka bir vesileyle verdiği bir beyanatta; Hüda-Par’ı, Hizbullah’ın doksanlı yıllardaki eylemleriyle vurmaya çalışıyordu. Özellikle de Hizbullah’ın iç infazlarını gündeme getiriyordu.
 
Oysa siyasette dürüstlük; fotoğrafın tamamını görmek ve dillendirmektir. Doksanlı yıllarda kardeş kavgasının yaşandığı doğrudur. Hizbullah ve PKK’nin de iç infazlar yaptığı da doğrudur. Elan bile kardeş kavgasının yaşanma tehlikesi vardır.
 
Demirtaş’a düşen; Kürdistan halkı arasında yapıcı bir rol oynamak, kardeş kavgasını mahkûm etmek ve bir daha yaşanmaması için çaba göstermektir. Ancak söyledikleri bu misyon ile uyuşmuyor.
 
Hüda-Par, AKP’yi desteklese topa tutacaklar; HDP’ye yanaşsa yol kapatılmış; geriye bağımsız adaylarla şansını denemek kalıyor. Demirtaş bunu bile HDP’ye karşı bir hamle olarak kamuoyuna sunma peşindedir. Bence bu anlayış külliyen yanlıştır.
 
AKP’nin Türkiye genelinde MHP ve CHP’yi hezimete uğratması, HDP’nin barajı aşması ve Hüda-Par’ın da mecliste temsili Türkiye ve Kürdistan halkının yararınadır. Bunu kavramayan bir Demirtaş’ın Kürdistan halkına verecek bir olumlu hizmeti olamaz.
 
Kürdistan halkı; seçim boyunca ve sonrasında, HDP ile Hüda-Par’ın iyi geçinmesini, gerilimin olmamasını arzuluyor. Demirtaş’ın üslubu bu ilkeye aykırıdır. Bence eğer kendi bunları söylüyorsa hatasından dönmelidir. Danışmanları kendisine dayatıyorsa onları dinlememeli ve bu konuyu başka insanlara danışmalıdır. Yok, eğer yukarıdan bir baskı ile bunu söylüyorsa durum çok vahimdir.
 
Bingöl’de, ‘biz olsaydık, İŞİD veya El kaide olmazdı’ manasında cümleler sarf etmiş, Demirtaş. Cizre’de İŞİD ve El kaide yok ama sorunlar vardır. Demek ki aşırı, saldırgan, şiddete meyyal yapıların olduğu her yerde sorunlar oluyor.
 
Cizre’de yirmi dolayında Hüda-Par mensubunun olduğu iddiası var. Yirmi kişiye tahammül etmeyen bir çoğunluğun demokrasi anlayışı sakattır. Aslında başkasının haklarını savunurken, kendi hakkımızı savunmuş oluyoruz. Hukuk ve adaletin olmadığı ortamda hürriyet ağacı yeşermez.
 
Hüda-Par’ın eksikliğinden, yanlışlarından bağışık olarak; HDP ve Demirtaş diline hâkim olmalı, kardeş kavgasına giden yolu tahkim etmemelidir. Hizbullah’ın iç infazları ile Hüda-Par’ı vurmak çare olmadığı gibi, PKK’nin iç infazlarıyla da HDP’yi vurmak çare değildir.
 
Demirtaş, tıpkı Erdoğan gibi, edindiği yalancı şöhreti halkın hizmetinde kullanmalıdır. Yoksa niceleri zirveye tırmanmış ve arkalarında büyük bir yıkım bırakmışlardır. Barışın adamı olmak ilke ile olur, tahammül ile olur, sabır ile olur.
 
Dışa karşı güvercin Kürdistan halkına karşı veya bir kısmına karşı şahin olmak fayda getirmez. Sorumluluğu da büyüktür.
 
Demirtaş’a oy vermiş biri olarak bunu kendisine söylemem gerekirdi. Eğer bu ve benzeri yanlışlara devam ederse hem kendisi hem de partisine olan desteğin azalacağından şüphesi olmasın. Yok, eğer bana solun oyları yeter; Kürdistan halkının oylarını da baskıyla alırım diyorsa, kendi bileceği iş.
 
Bence oy hesabı bile yapmadan barış adamı olmakta fayda vardır. Kendi deyimiyle, ‘barış HDP’den de başka partilerden de, seçimden de daha önemlidir’.
 
Şu ayrıntıyı da okurlarımız için hatırlatalım; Hüda-Par Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin, Demirtaş'ın köylüsü ve akrabasıdır. İnsan akrabasına karşı şefkatli olur, en azından.
 
 
 
Kaynak: http://www.haberdiyarbakir.com/
Editör: Haber Merkezi