İran'dan gelebilecek tehditler İsrail gündeminden düşmüyor. En önemli yeni tehdit ise füze saldırıları. Tahran rejiminin gerçekten nükleer silahlara sahip olup olmadığı bilinmemesine rağmen, Ancak İran'ın elindeki mevcut orta menzilli füzelerin Tel Aviv ve diğer kentlere rahatça ulaşabileceği biliniyor. İsrailli askerî uzmanlar ve siyasetçiler, sadece İran değil, Lübnan ve kuzey komşu Suriye'de olup bitenleri de yakından takip ediyor. Bölgedeki tüm bu gelişmeler ışığında İsrail'in savunma politikasını acilen kökten değiştirmesi gerektiği yönünde sesler giderek daha yüksek çıkıyor.

İsrail'in Lübnan'daki can düşmanı Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah, bölgede düzenli Ordu ile gerilla savaşı arasında yeni bir savaş şeklinin ortaya çıktığını söylemişti. Nasrallah'ın bu tespitine hak veren İsrailli askerî stratejist Uzi Rubin, bölgede gerginliğin yeniden tırmanması durumunda İsrail'in en çok korkması gereken şeyin füzeler olduğunu belirtiyor:

"Çünkü bu tehdide karşı şimdiye kadar iyi bir yanıt bulabilmiş değiliz. Savaş uçakları ya da kara birliklerinden gelecek saldırılara karşı çok iyi hazırlıklıyız. Füzelere karşıysa henüz iyi korunuyor değiliz."

"Bir sonraki hedef Tel Aviv olacak"

Lübnan'da hükümet ortağı olan Hizbullah'ın milisleri normal orduya paralel olarak varlığını sürdürüyor ve özellikle Lübnan'ın güneyinde İsrail sınırı yakınlarında kontrolü elinde bulunduruyor. Hizbullah lideri Nasrallah, bir sonraki savaşta hedefin Tel Aviv olacağı tehdidinde bulunmuştu. Hizbullah'ın roket ve füzelerinin kalabalık yerleşim bölgelerinde saklandığı ve buralardan ateşlendiği tahmin ediliyor. Görece sakin geçen iki yılın ardından Kasım ayının sonunda Lübnan'dan yine İsrail tarafına roketler atılmaya başladı.

İsrail Savunma Bakanlığı'nın eski füze savunma uzmanlarından Uzi Rubin, Hizbullah'ın roket sayısının son yıllarda dörde katlandığına dikkat çekerek tehlikenin hızla büyüdüğünü belirtiyor.

Esad'ın silahlarına ne olacak?

Ancak İsrailli savunma stratejistlerinin tek endişesi, Hizbullah değil. Kuzey komşu Suriye'de cereyan eden olaylar ve Esad rejimine karşı genişleyen protesto hareketi de İsrail'de endişeyle izleniyor:

"Bu bir tehlike. Çünkü Esad'ın devrilmesi durumunda Suriye ordusunun tüm cephaneliği Hizbullah ve diğer radikal grupların eline geçecektir. Libya ordusuna ait silahların Gazze ya da Sina'da ortaya çıktığına şahit olduk. Ancak Suriye'nin İran'ın etkisinden çıkabilmesi olasılığı bizi umutlandırıyor. İranlılar zaten bu yüzden Esad'ı koltukta tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. İran için Esad stratejik bir sermaye."

"İran füzelere odaklandı"

İran, İsrail'deki hedefleri vurabilecek füzelere uzun zamandır sahip. Rubin, İran'ın petrolden elde ettiği muazzam gelire rağmen hava ve kara kuvvetlerinde çok eski uçak ve tanklar kullandığını, asıl füze programına odaklandığını belirtiyor. İsrail, İran'ın elindeki kaynakları Kuzey Kore'den yeni füze teknolojisi almak için kullandığından endişeleniyor. Bu durumda füze menzilinin 3 bin 500 kilometreye çıkacağı ve İran'ın böylece Orta Avrupa'yı da tehdit edebileceği belirtiliyor.

Bu tehdide karşılık orta menzilli füzeleri erkenden tespit edip etkisiz hale getirmek üzere bu yaz ABD ile ortak bir proje başlatıldı. Yine iki ülkenin ortak projesi olan anti-balistik Arrow füzeleri de geliştirilmeye devam ediliyor. Ancak balistik füzelerin karşısında savunma bataryası ne kadar etkili olabilir? Rubin bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

"Bu tür bir sistemle tüm ülkeyi değil, ama İsrail'deki münferit hedefleri çok iyi koruyabilirsiniz. Bu nedenle öncelikle ordumuzu koruyacağız. Bu acı bir şey. Çünkü aslında halkın korunması önceliklidir. Ancak bu tehdidi daha yeni görmüş durumdayız. ve bu artık terörist bir tehdit değil, askerî bir tehdit. Bu nedenle askerî birliklerimizin korunması bir numaralı hedef."

 (Deutsche Welle)

Editör: Haber Merkezi