SEÇMELİ DİL DERSİNE İLK TEPKİLER/1

Başbakan Erdoğan’ın yaşayan diller ve lehçelerin yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde seçmeli ders olarak öğretileceği açıklaması şaşırtıcı olmadı. Biz bu yazı dizimizde, hükümetin bu adımının siyasi nedenleri ve olası sonuçlarını sona saklayıp öncelikle seçmeli ders uygulamasında ne gibi zorluklar yaşanabileceğini ve bunların nasıl aşılabileceğini tartışmak istiyoruz. Bugün ilk olarak Hakkari’de yaşayan Kürt dili ve tarihi araştırmacısı Halit Yalçın’la yaptığımız söyleşiyi dikkatinize sunuyoruz. M. Xalid Sadini imzasıyla 15 eser kaleme almış olan Yalçın bu adımı son derece olumlu buluyor:

Bu adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yetmez ama evet diyorum. Erdoğan’ın açıklaması olumlu. Elbette bu olumlu adım yalnız başına Kürt sorunu dediğimiz çok karmaşık ve çok boyutlu sorunu çözmeye yetmeyecektir. Ancak Kürt sorununun temelinin Kürt kimliğinin inkarı ve Kürtçenin yasaklanmış olduğu ve bu yeni adımla hem Kürt kimliğinin tanınıp hem de Kürtçe’nin önündeki en büyük engelin kaldırıldığı düşünülürse son derece önemli ve olumludur. Ancak “seçmeli ders” uygulaması bir toplumun “anadilde eğitim” ihtiyacını karşılamaz. Ama ne olursa olsun,bu uygulamaya destek vermek gerekir.

Seçmeli ders hangi yaştan itibaren hayata geçirilmeli sizce?

İlkokul üçüncü sınıftan başlayabilir. Çünkü bir çocuk herhangi bir dilin temel kelime ve kavramlarını öğrenmeden başka dilleri öğrenemez. Dolayısıyla resmi dil olarak Türkçe temel alındıktan sonra diğer diller daha kolay öğrenebilecektir.

“Yeterli sayıda öğrenci” şartı Kürtçe için sorun çıkarır mı?

“Yeterli sayıda” şartı,yetersiz şarttır ve olmaması gerekir.Ya da en asgari derecede uygulanmalı. Mesela herhangi bir okulda üç kişi bile istese verilmelidir.

Okullarda hangi Kürtçe öğretilecek?

Bu mesele anlatılmak istendiği gibi karmaşık değil. Gerçi Kürtler dediğimizde makro bir etnisiteden bahsediyoruz. Yani Kurmanc, Zaza, Lor, Gor, Soran ve Feyli olanların tamamı kendilerine “Kurd im” yani “ben Kürdüm” diyorlar ve etraflarındaki halklar da; yani Arap, Fars, Türk, Ermeni ve Asuriler de onlara Kürt diyor. Türkiye’de, Güney Kürdistan’ın Duhok kentinden Musul’un tamamını içine alıp Şengal mıntıkasından, Suriye Kürdistanı dediğimiz bütün bölgeyi içine alıp Kuzeye doğru yayılan ve az sayıdaki Zazaki konuşanların dışındaki bütün Türkiye Kürtlerini de kapsayan, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Kazakistan Kürtlerini de ihata eden; Maku, Tebriz ve Urmiye’deki Kürtlerle beraber Horasan Kürtlerinin de konuştuğu ve Kürtçenin ana lehçesi olan Kurmanci ile eğitim yapılacaktır. Bu saydığım yerlerin tamamı Kurmanci konuşurlar ve bu Kürt nüfusunun yüzde 75-80’ine tekabül eder. Dolayısıyla bu konuda anlaşılmayan bir şey yok. Ayrıca1930 yılından bu yana bu Kurmanci lehçemizle düzenli bir şekilde yayın yapılmakta ve eğitim verilmektedir. Alfabesi, sözlüğü ve binlerce kitabı olan bir dilden bahsediyoruz.

Bu dersleri kimler verecek? Devlet öğretmen açığını nasıl kapatabilir?

Bu dersleri verebilecek çok sayıda insan var. Birincisi Milli Eğitim bakanlığı kendi bünyesinden Kürtçe okur-yazar öğretmenlerden bir kısmını buna yönlendirebilir. Ancak 100 bin civarında okuldan bahsediliyor. Dolayısıyla eksiğin giderilmesi için yaklaşık 20 yıldır, İstanbul, Diyarbakır, Paris, Belçika, İsveç gibi yerlerde faaliyet gösteren Kürt Enstitülerinin açtığı kurslarda başarılı olmuş, sertifika almış insanlara başvurmak gerekecek. Bunların ötesinde, benim gibi yüzlerce okur-yazar, Kürtçe kitaplar yayınlamış yazar ve entelektüel var. Bunlardan istifade edilmemesi akıl kârı mı?

Yeterli ders materyali var mı?

İstenmediği kadar ders materyali var. Kaldı ki bu çocuklar ağır metinlerle karşılaşmayacak. En başta Türkçe’de olduğu gibi “Ayşe topu at”, “Ali zıpla”, “Azad kitap oku”, “RojÓn yazı yaz” türünden basit şeyler üzerinden öğretim yapılacak. Bu da Kürtçe şu şekilde olacak: “Ayşe gogê bavêje”, “Eli xwe bihilavêje”, “Azad pırtukê bixwÓne”, “RojÓn nivÓsê binivÓse”. Hepsi bu kadar.

Seçmeli dersten ana dilde eğitime geçiş daha kolay mı olur, yoksa önünü mü tıkar?

Anadilde eğitime geçiş çok daha kolay olur. Esas olan da bu işin bir yerden başlamasıdır. Bu seçmeli derslerle beraber Batı’da yaşayan halkımız da, gençler de, yönetenler de Kürde, Kürtçe’ye alışacaklardır. Ayrıca fakülte ve enstitüler açılacak. Kürt olmayanlar da buralarda okuyacak. Çünkü Kürtçe öğretmenliği bir ekmek kapısı olacak. Tıpkı İngilizce, Fransızca, Arapça ve Almanca gibi. Bu beraberinde Kürtçe piyasasına büyük bir hareketlilik ve canlılık getirecektir. Hani Ehmedê XanÓ “Çi bikim ku qewÓ kesade bazar/NÓnin ji qumaşÓ ra xerÓdar” yanÓ, “Ne yapayım ki kesattır pazar/Kumaşımıza yoktur müşteri” demişti ya, işte bugün o günün sonudur. Artık Kürtçenin bir pazarı var ve kumaşına çok müşteri çıkacaktır.
 

Vatan

Editör: Haber Merkezi