Bismillah. Allah-u Teâlâ insanları başıboş yaratmayıp onlara belli sorumluluklar vermiştir. İlk olarak insan kendinden sorumlu ise de daha sonra ailesi, akrabaları, komşuları, yaşadığı toplumun, çevrenin ve hatta kendi vatanının düzeninden sorumlu tutulacaktır.
 
Yaşadığımız bu çağda hak ile batılın savaşı devam ederken bizler -yani Peygamberimizin varis kıldığı Müslümanlar- Peygamberimizin misyonunu ana hedef alarak, hakka uygun bir toplumun inşası için elimizden geleni yapmalıyız ki; kurtuluşa erenlerden olalım.
 
“Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran / 104)
 
“Yemin ederim! Ya siz iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız veya Allah-u Teâlâ, sizin kötülüklerinizi size musallat eder. Böyle olduktan sonra sizin hayırlılarınız dua ederler, fakat duaları kabul edilmez.” (Ebu Davud, Tirmizi)
 
İçinde yaşadığımız dünya, imtihan dünyasıdır. Elbette Allah dileseydi herkesi cennete koyardı. O zaman imtihan diye bir şey kalmazdı. Burada Allah-u Teâlâ bizleri sadece kendimizden sorumlu tutmayıp, çevremizden de sorumlu tutmuştur. Bizlere ‘emr-i bil ma'ruf nehyil anil münker' görevini vermiştir. Yani ‘iyiliği emredip kötülükten men etmek…'
 
Kur'an-ı Kerim'de sekiz ayette iyiliği emretme ifadesi yer alır. ‘Maruf' kelimesi; iyilik, iyi, güzellik gibi anlamlarda geçer. ‘Münker' kelimesi ise, on altı ayette geçer ve genel olarak kötü, çirkin, kamu vicdanını rahatsız eden, meşruiyet sınırlarını aşan tutumlar anlamına gelir.
 
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi ateşten koruyunuz ki, onun yakıtı insanlar ve taşlardır…” (Tahrim / 6)
 
Maalesef günümüzde yaşayan Müslümanların bir kısmı ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' zihniyetiyle hareket edip durmaktadırlar. Hâlbuki bilmezler mi ki bu zehirli yılan eninde sonunda onları da sokacaktır. Bu yüzden biz Müslümanlar olarak; gördüğümüz münker şeyleri bize zarar vermese de elimizden geldiğince düzeltme yoluna gitmeliyiz.
 
“Sizden kim bir kötülüğü görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmese diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmese, kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İbn-i Mace)
 
Konuya bir menkıbe ile devam edelim;
 
Sultan Demir / Nisanur Dergisi
Editör: Haber Merkezi