İblis gerçekte var olmayan bir şeyi Adem(as)'e süslü gösterip onu, Allah'ın adına yemin ederek tuzağa düşürmeye çalışmış ve bunda zahiren başarılı da olmuştur. Lakin imtihan süreci devam etmiş ve Adem(as) kazananlardan olmuşsa da tarih boyunca İnsan oğulları şeytanın çeşitli tuzak ve entrikalarıyla karşılaşmış ve kendileri de aynı tuzakların farklı versiyonlarıyla kandırılmaya çalışılmıştır.
           
 Günümüzdeki şeytanların en büyük tuzaklarından
 birisi de batının oluşturmaya çalıştığı islamofobidir.
 İslamofobi yani İslama karşı insanların kalbine kin ve nefret duygusu yerleştirme İslama ve Müslümanlara açılmış en büyük savaştır. Orta Doğu coğrafyasını kan gölüne çeviren Batı emperyalizmi kendi zulmünü haklı göstermek ve Müslümanların yerleştiği Avrupa coğrafyasından onları yok etmek için her fırsatta Müslümanları terörist göstermeye çalışmıştır.
 
    Batı İslamın kutsallarına yapılan hakaretleri düşünce özgürlüğü adı altında meşru göstermeye ve işgal ettiği topraklarda her gün masum insanları öldürürken demokrasi havariliği yapmaya devam ettiği sürece elbette ki bu zulme karşı bazı direnişlerle karşılaşması acayip karşılanmamalıdır. Hem bu insanların inancına hakaret edeceksin, hem bu insanların topraklarını işgal edip zenginliklerine el koyacaksın, hem de sana karşı direnenleri terörist ilan edeceksin. Olacak iş mi bu...     
 
   Fransa'da Peygamberimize hakaret eden dergiye yönelik saldırılarda 12 kişinin ölmesine karşılık dünya ülkeleri bu olaya tepki gösterdiler ve Avrupa'da birçok camiye saldırı oldu. Ama aynı gün Suriye ve Irak'ta çocuk ve kadınların da olduğu 184 kişinin ölümünü eminim ki birçok insan fark etmemiştir. Bu yüzden Orta Doğu halkı bu algı operasyonlarına dikkat etmeli ve kendilerine kurulan tuzağın fakına varmalılar.
   İslamofobi sadece Batıdaki Müslümanları tehdit eden bir tuzak değildir. İslamofobi yaşadığımız topraklarda Müslüman evlatlarına da özellikle medya gücü kullanılarak empoze edilmeye çalışılıyor. 6-7 Ekim olaylarında Kürdistan bölgesindeki Müslümanlar, medyanın algı operasyonlarıyla IŞİD'le özdeşleştirildi ve top yekün Müslümanlara yapılan saldırılar meşru zemine oturtulmaya çalışıldı. Yasin Börü ve arkadaşları kurban eti dağıtırken vahşice katledildiler. Fakat tuzak kurucuların en iyisi olan Allah(cc) tuzak kurucuların tuzaklarını başlarına geçirdi. Cizre'de ve son olarak Diyarbakır belediyesinin resim sergisinde  Diyarbakır Belediye Başkanının da katıldığı çarşaflı kadınların ellerine zincir vurulması İslama yapılan bir hakarettir. Ama ne yazık ki Müslüman evlatlarının zihnine algı operasyonları ile yerleştirilen İslamofobi nedeniyle bu hakarete tepkiler istenen düzeyde olmuyor.Kürt halkının savunuculuğunu yaptığını iddia eden,  "Toplumsal Kabustur Namus" diyerek Kürt halkının namusa karşı olduğunu deklare eden bir harekete Kürdistan'ın Müslüman evlatlarının sesiz kalmaları tamamen algı operasyonları sonucudur.       
    
Sonuç olarak her gün yüzlerce ölü veren bu coğrafyada artık silahların susması ve barışın sağlanması gerekir. Çünkü tarihin hiçbir döneminde savaşlarla çözüm olmamıştır. Her savaşta bir çok insan ölmüş, fakir düşmüş ve eninde sonunda barış yapmaya mecbur mecbur kalmıştır. Avrupa'da yüzyıl savaşları yaşanmış fakat bu savaşların çözüm getirmediğini gördükleri için Avrupa devletleri arasında sınırlar bile kaldırılmış ve farklı düşünce ve fikirlere özgürlükler tanınmıştır.Bu yüzden kesinlikle savaş,zulüm ve zorbalık çözüm değildir. Orta Doğu halkları Peygamberimizin Hicretten sonra Yahudi ve diğer inançtaki insanlarla yaptığı Medine Sözleşmesi örnek alınarak bir araya gelmeli ve kendilerini terörist olarak göstermeye çalışan batıya karşı siyasi birliklerini kurmalıdırlar.
 
                Muhammed Habib AKDOĞAN