Öter, “Tarım ve hayvancılıkta kendimize yeten ve başka ülkelere ihracat yapan bir ülke konumundan, şimdi birçok ülkeden tarım ürünlerini ithal eder konuma gelmiş durumdayız. Buğday; Rusya, Almanya, Fransa, Ukrayna ve Suriye’den. Arpa; İngiltere, Hırvatistan ve Suriye’den alıyoruz. 1990’li yılların ortalarına kadar Dünyada en çok kırmızı mercimek üretip, ihraç eden ülke konumundan en çok ithal eden ülke konumuna geldik. Kırmızı mercimek, nohut, fasulye, bezelye, barbunya, soya, bakla ve kereviz Rusya, ABD, Kanada, Almanya, Avusturya, Macaristan, İtalya, Peru, Etiyopya, Bangladeş, Çin, Arjantin, İran, İspanya, Moldova, Peru, Tayland, Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan’dan. Sarımsak Çin’den. Ayçiçeği, mısır ve pamuk ABD, Rusya, Yunanistan, Ukrayna, Moldova, Romanya, Bulgaristan, Japonya, Arjantin, Çin, Suriye, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Hindistan’dan. Canlı hayvan, kırmızı et, peynir, tereyağı Fransa, Hollanda, Venezuela, Brezilya, Bosna Hersek, Çek Cumhuriyeti, Uruguay gibi ülkelerden İthal ediyoruz. Oysa bu ürünleri ve daha fazlasını geçmişte ülkemizin topraklarında fazlasıyla üretiliyordu. Bugünde gelişen tarım teknolojisiyle çok daha fazla üretim rahatlıkla yapılabilir, yeter ki üreticilerimizin girdi maliyetleri konusunda hükümetimiz gerekli destekleri sağlasın. Tarım ürünlerini ithal ettiğimiz ülke çiftçilerine giden dövizimizin az bir kısmını üreticimizi ekonomik açıdan zorlayan, girdi maliyetine destek olarak verilse; ülkemize ve ihracatımıza yetecek miktarda tarım ürünü ve hayvan yetiştirilebilir. Böylece dışarıya dövizimiz gitmeyeceği gibi dışarıdan döviz girdisiyle milli ekonomimiz kalkınır. Nitekim 1930’lı yıllarda Karabük ve İskenderun demir çelik fabrikalarını yapan O zamanın Sovyetler sosyalist Cumhuriyetler Birliğine (SSCB) borcumuzu ağırlıklı olarak tarım ürünleriyle ödemişiz.” dedi.

“Bu işten kazançlı çıkan tek kesim faiz lobisinin yan kolu olan ithalat lobisidir”

“Hükümetimiz çiftçimize girdi maliyetleri konusunda sahip çıksın.” diyen başkan Öter, “Geçen sene tonu 3,1 TL olan DAP gübresi bu sene 4,6 TL’ye -Tonu 1,6 TL olan 20-20 Gübre bu sene 2,8 TL -Tonu 1,9 TL olan Üre gübre bu sene 3,3 TL -Yine tarımda kullanılan elektrik, ilaç vs. Mecburi ve ihtiyaç olan girdi maliyetleri yüzde 40 ila 50 arası zamlandığı için üreticilerimizin alım gücü düşmüştür. Ayrıca bir darbede yerli buğdaydan üretilen Makarna ve Un ürünleri ihracatına getirilen yasaklama. Makarna ve Un ihracatçıları yurtdışından buğday almak zorunda bırakıldıkları için yerli buğdaylarımıza oranla düşük kalitede olan Makarnalık buğdayların tonu 2,9 TL ile 3 TL arası ithal edilirken. Ülkemizin yerli, kaliteli ve milli makarnalık buğdaylarına getirilen yurtdışı ihracat yasağı nedeniyle, borsalarda, pazarlarda 2,2 TL’ye Alıcı bulmaktan zorlanıyor.  Bu durum cefakâr, çiftçimiz, tarım sanayicimiz, vergisini ödeyen tarımcı esnafımız ve milli ekonomimiz için büyük bir kayıptır. Bu işten kazançlı çıkan tek kesim faiz lobisinin yan kolu olan ithalat lobisidir!” diye konuştu.

“Acilen yurtdışına bağımlı olmaktan kurtulmalıyız”

Öter, son olarak şunları söyledi: “Ekonomik olarak sahip, olduğumuz en büyük varlığımız milli servet tarımımızdır. Aynı zamanda insanlık için öncelik, ihtiyaç haline gelen tarımımızdan yüksek verim alabilmek için tohumdan, kimyasal gübreye kadar dışardan alıyoruz. Acilen yerli tohuma ve organik gübre kullanımını teşvik etmeli ve yurtdışına bağımlı olmaktan kurtulmalıyız. Ayrıca çiftçilerimizin ve hayvan üreticilerimizin altında ezildiği girdi maliyetlerinin ödenebilir, makul seviyelere getirilmesi ve gerekli desteğin sağlanması konusunda başta sayın cumhurbaşkanımız ve tarım bakanlığımızdan gerekli adımlar bekleniyor.” 
 

Editör: Haber Merkezi