Kâinat manalı bir kitap, okumasını bilene. Dünya hayatı bu kitabın en güzel cümlesi görebilene. İnsan bu cümlenin en anlamlı, en beliğ kelimesi çözebilene. Yani kainatın özü, misal-i musaggarı.

Ve dünya dar manada imtihan meydanı, sınav merkezi. Çok şaşaalı, debdebeli. Bağrında binlerce yiğitle beraber insi şeytanları barındıran yer, mekan.Bir aldatma m etaı. Gölgelik, uzun ve yorucu bir seyahatte zorunlu uğranması gereken bir dinlenme tesisi. Buradakiler nimetlerin numuneleri bile olsa çok cazip.

İnsan; eşref-i mahluk. İnsan ziyan içinde, insan hüsranda.Yaradılış şiirinin en son beyti. Dünya musikisinin en güzel bestesi. Ahsen-i takvim sırrına mazhar tek mahluk. Yaradılış ağacının en güzel, en mukaddes meyvesi.

Mahiyetinin güzelliğini kullanırsa melekleri geçebilen, aksi durumda şeytanı. Her gün binlerce dert ile dertlenen, binlerce güzellikten lezzet alabilen entegre sistem. Arzuları sınırsız, beklentileri sonsuz. Buna karşın kuvveti az, iktidarı zayıf. Hiçbir şeye söz geçiremeyen aciz. Her an çözülmeyi bekleyen çok bilinmeyenli denklem. Denklemin tek bilineni akıl.

Akıl sanatla sanatçı arasında bağı kurabilecek tek kavram. Kendini bilen ve aklını kullanan bilir ki her bir fiil bir faili çağrıştırır. Evet sanat eserini görüp, sanatçıyı bulamayan akla ne yazık!

En sonunda yaradılışının sırrını çözemeyen, düşünemeyen bir sürü canlı ve cansız varlıklarla dolu olan anlamsız dünya insanla mana ve değer kazandı.

Ama ne yazık ki insan dünyayı anlayamadı. Dünyanın kuvve-i cazibesine kapılıp, asıl merkez olan kendinden fersah fersah uzaklaştı.

Ve ne yazık ki sonunda bir büyüğün veciz ifadesiyle:

“Ve İnsan aldandı!”

MEHMET EMİN ÇELEBİ

Editör: Haber Merkezi