Duygularımızı ifade etmemek, içimize atmak veya zamanında ele almak, beyin sağlığımıza zarar verebilir.

Beynimizdeki kimyasallar, duygularımızın temelini oluşturur. Mutluluğumuzun, üzüntümüzün, öfkemizin veya korkumuzun yönetimi tamamen beyin merkezlidir. Ancak duygusal denge bozulduğunda, beyindeki kimyasalların dengesi de bozulur. Bu da düşüncelerimizi ve davranışlarımızı etkiler. Dolayısıyla, yaşamımızın her alanını etkiler.

Beyindeki bozulma öncelikle ruhu etkiler. Ruhsal bozukluklar yaşayan kişiler, içsel çatışmalar yaşarlar ve sağlıklı ilişki kurmada zorlanırlar. Ruh halindeki bozulmalar, kişiden kişiye farklılık gösterir. Bu farklılıklardan bazıları aşırı kaygı, yoğun özgüven eksikliği, depresif düşünceler veya güvensizlik gibi şeylerdir.

Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, "Ruhsal bozuklukları fark edemeyen kişinin vücudunun diğer organlarında zamanla bozulmalar başlar ve kişi hastalıklara daha yatkın hale gelir. Kalp ve damar hastalıkları, romatizmal hastalıklar, mide ve bağırsak hastalıkları, migren, deri hastalıkları ve kanser, ruhsal kökenli hastalıkların en sık görülenleridir. Hatta beyinle doğrudan ilişkili olan bağırsaklarımızla ilgili önemli araştırmalar bile bulunmaktadır. Dolayısıyla, ruhumuza taşıyabileceğimizden fazla yük yüklememeliyiz. Yükler ne kadar ağır olursa, insan o kadar hızlanır ve ruh bu hıza yetişemez, beden hastalanır. Bu yüzden iyileşmek için biraz yavaşlamak gerekir. Hisset, fark et, ruhunu sev, kendine haksızlık etme ve hastalıklardan koru." şeklinde konuştu.

Kaynak: (Haber Merkezi)