OSMANYE- Tesettür Seferberliği Platormu (TESSEP) tarafından Osmaniye'de Yavuz Selim İlköğretim Okulu önünde düzenlenen basın açıklamasıyla okullardaki başörtüsü önündeki keyfi uygulamalar ve engeller, mağdur öğrencilerin aileleri ve çok sayıda vatandaşın katılımıyla protesto edildi. Okullara alınmayan kız öğrencilerin aileleri adına TESSEP'in düzenlediği basın açıklaması Kur'anı Kerim tilavetiyle başladı. Basın açıklamasını TESSEP adına Osman Aslan okudu.

Kız Çocuklarının Okuyamamasındaki En Büyük Engel Başörtü Yasağıdır
Aslan basın açıklamasında çocuklarının okula göndermemelerinin nedenini başörtüsü önündeki engeller olduğunu söyleyerek, " Yıllardır süregelen okullarda başörtüsünün yasak olduğu algısıyla halkımızdan mütedeyyin birçok kimse kız çocuklarını 4 ila 5. sınıftan sonra okula göndermekten imtina etmektedir. Mütedeyyin insanlarımız hakkında oluşan, 'bunlar kız çocuklarını okula göndermiyorlar' şeklindeki algının bu noktadan da incelenmesi gerekir. Kız çocuklarının 5. Sınıftan itibaren okula gönderilmeme sebeplerinin başında sadece keyfi uygulamaya dayanan başörtüsü yasağı ve karma eğitim sistemi gelmektedir" ifadesini kullandı.

Basına Yansımayan Binlerce Mağdur Öğrenci Vardır
Aslan daha sonra basın açıklamasına şöyle devam etti: "Osmaniye de Yavuz Selim İlköğretim Okulunda, Yalım Erez İlk Öğretim Okulunda, Ertuğrul Gazi İlk Öğretim Okulunda ve son olarak Mimar Sinan İlköğretim Okulunda başörtüsü sebebiyle okuma hakkı elinden alınan kız öğrencilerinin basına da yansıyan mağduriyetleri bu bağlamda ele alınması gerekir. Kaldı ki bu şekilde olup, basına yansımayan binlerce mağduriyet söz konusudur. TESSEP olarak bize ulaşan birçok aile bu sorundan muzdarip olduğunu beyan edip, çocuklarını okutamamaktan yakınıyorlar."

İl Milli Eğitim Müdürü Öğrenci ve Velilere: Siz Tek mi Müslümansınız?
Aslan Milli Eğitim Müdürü, öğrenci ve velilerine provokatörlük yapıyorsunuz diyerek daha sonra şu ifadeleri kullandı: " Mağduriyetlerini bildirmek üzere il milli eğitim müdürlüğüne giden öğrenci velileri ve TESSEP yetkilileri, milli eğitim müdürü Ali Said Çalışkan'a mağduriyetlerini bildirdiler. Bunun üzerine il milli eğitim müdürü Çalışkan, 'Sizin niyetiniz kötü. Osmaniye'de 118 bin öğrenci var bunlar arasında siz tek mi Müslümansınız? Sizin asıl amacınız provokatörlük yapmaktır. Geçen sene de aynı şeyi yapmıştınız' diyerek açık bir şekilde kinini öğrenci velilerine kusmuştur."
 

Halk Baskıların Son Bulmasını İstiyor
Osman Aslan daha sonra Meclise, Hükümete ve Siyasi Partilere Çağrı yaparak, "12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum sonuçları ile de ortaya çıkan bir gerçek var. Halkın değişim isteği inkâr edilemez. Halk statükocuların baskılarının son bulmasını istiyor. Toplum statükonun değişmesini, ideolojik devlet yapısının değişmesini istiyor. Referandum sonuçlarına bakıldığında halkımızın tercihi değişim taleplerinin nasıl olması gerektiğini göstermektedir. Eksik ve yetersiz olduğunu belirtilerek desteklenen değişiklik paketi kabul görmüştür. Yüzde 58 ile Türkiye genelinde kendisini gösteren değişim talebi, iki ateş ortasında olan mazlum ve Müslüman Kürt Halkının yaşadığı bölgelerde ise yüzde 90'larla tavan yapmıştır. Şimdi eksik olan kısmını tamamlama zamanıdır." Dedi.

Hükümet Başörtüsü Yasağını Tanımadığını İlan Etmelidir
Aslan daha sonra şu değerlendirmelerde bulundu: "Meclis, öncellikle yasal bir dayanağı olmayan tesettür (başörtüsü) sorununu hal etmelidir. Hükümete düşen, öncellikle keyfi bir şekilde uygulanan başörtüsü yasağını tanımadığını ilan etmektir. Yasa dışı, hukuk dışı bu keyfi yasağı uygulamak isteyen kişiler hakkında soruşturma açacağını, belirterek, kurumlara genelgeler ve talimatlar göndermelidir. Keyfi yasağı devam ettirenleri cezalandırmalıdır. Mevcut hiçbir yasada ve Anayasada başörtüsü takmak yasak değildir. Ne Anayasa'da ne de yasalarda başörtüsünü yasaklayan bir madde olmadığına göre yasağın hukuki ve kanuni dayanağı yoktur. Yasağa gerekçe gösterilen YÖK kanununun ek 17 maddesi, özü itibarıyla, kılık kıyafet serbestîsi getiriyor. Turgut Özal hükümeti zamanında YÖK kanununa eklenen bu madde ile "mevcut yasalara aykırı olamamak şartıyla, kılık kıyafet serbesttir" denilerek başörtüsü serbest bırakılmış, böylece üniversitelerde başörtü yasağı bitirilmişti. 28 Şubat sürecinde yasakçı zihniyet sahipleri bu madde de yer alan "mevcut yasalara aykırı olamamak şartıyla" cümlesini bahane ederek başörtüsünü yasakladılar. Yasakçı zihniyet başörtüsüne özgürlük getiren bu maddenin gerekçesine ve özüne aykırı davranarak akıllara ziyan yorumlarla bu maddenin başörtüsüne yasak getirdiğini savunmuşlardır. Anayasanın laiklik ilkesine, değiştirilemez maddelerine, devrim kanunlarına aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Anayasa mahkemesi bu zorlama yorumlarla başörtüsünün yasak olduğunu savunmuştur."

Başörtüsü Özgürlüğü Anayasal Güvence Altına Alınmalıdır
Azıcık hukuk bilgisi olan bir şahıs bilir ki, esas olan serbestliktir, özgürlüktür diyen Aslan daha sonra şu ifadeleri kaydetti: " Kişi hak ve hürriyetleri olağan üstü hallerde, ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlama geçicidir, arızidir. Olağan üstü şartlar ortadan kalkınca kısıtlamada kalkar. Yasaların kapsamı hak ve özgürlükler lehine yorumlarla genişletilebilir, ancak yorumla daraltılamaz, kısıtlanamaz. Bu keyfi, kanunsuz ve hukuksuz yasağın bir daha gerçekleşmemesi hortlamaması için de tesettür (başörtüsü) özgürlüğünü Anayasal güvence altına alınmalıdır. Bunun için anayasaya 'Genel ahlaka ve adaba aykırı olmamak şartıyla (özel alan kamusal ayırımı yapılmaksızın) toplumsal hayatın her alanında, kılık kıyafet serbesttir. Bu hak yasalarla dahi sınırlanamaz' şeklinde bir madde eklenmelidir.

Yeni Mağdurlar Çıkmadan Sorun Çözülmelidir
Hükümete, sorunun çözümü için çağrıda bulunan Aslan, "Eğitim ve kamusal alandaki başörtüsü yasağı, toplumsal bir sorun olmuş ve tüm halkımızı mağdur eder bir hal almıştır. Şu ana kadar mağdur edilenlerin yanında ve bundan sonraki Eğitim-Öğretim döneminde bu sorunlar yine yaşanacak ve yeni mağdurlar ortaya çıkacaktır. Sosyal adaletin bir gereği olarak bu durumda olup, okuma hakları ellerinden alınarak mağdur edilen öğrenci ve ailelerinin hassasiyetleri göz önünde bulundurulup sorunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. TESSEP Platformu olarak tesettürlü kızların okuma haklarını sonuna kadar savunacağız. Bu sorunun çözümü için tüm sivil toplum kuruluşları ve halkımızın desteklerini bekliyoruz." dedi. (Nurullah Sak)

Editör: Haber Merkezi