Silvan'lı Şeyh Misbah’in İnfazi

23 Temmuz 1937 tarihli Türksözü gazetesinde Şeyh Misbah da yakalandı’ haberi verilmektedir.‘:

“Üç gece evvel Şeyh Abdurrahim çetesile Bismil civarında müsademe yapılırken, bir yolunu bulup fundalıklar arasından firar eden Şeyh Fahri’nin yeğeni ve Karaköprü vakasının baş faili Şeyh Misbah dün gece Silvan jandarma karakolu kumandanı Yüzbaşı Hamdi idaresindeki takip müfrezesi tarafından Haşter köyü civarında pusuya düşürülerek yakalanmış ve Diyarbekir’e getirilirken yolda firar etmiş ise de arkasından yetişen jandarmalarımız Misbah’ı bu sefer ölü olarak yakalamışlardır. 

I M G 2172

Gazete yanlış olarak, Şeyh Sait'in kardeşi yazacağına oğlu yazmış

Gazetelerde  Bismil'de Şeyh Abdurrahim Olayı:

Son Telgraf Gazetesi

17 temmuz 1937 tarihli gazete olayı aynı gün duyurmaktadır. Son Telgraf gazetesi birinci sayfadan verdiği kısa haberde “Bir çete bugün imha edildi. Cenuptan hududumuza girmiş bulunan Abdurrahim çetesi bugün imha edildi.‘ 

I M G 2171

Son Posta Gazetesi’nde Bismil operasyonu 

18 Temmuz 1937 tarihli Son Posta gazetesi ise olayı ikinci sayfasında çift sütun üzerinden ‘Seyit Rıza’ya yardım için hududu geçen bir çete imha edildi’ başlığıyla duyuruyor:

I M G 2175

“Diyarbekirden bildirildiğine göre memlekete fesat sokmak , cenup vilayetlerimizin asayişini bozmak ve teşkilat yapmak maksadile Nusaybin’den hududumuzu geçen bir çete imha edilmiştir.

(…)

Çetenin mevcudiyetini evvela Romanya göçmenlerinden Nasuh hisetmiş, çeteden Balıkesirli Ziya da yakalanacaklarını anlayarak sıvışıp bir tezkere ile çetede bulunanları bildirmiştir. Bunun üzerine Nahiye Müdürü Hakkı harekete geçmiş, jandarma, korucu ve köylülerle çetenin üzerine yürüyüp bir oyalama müsademesine başlamış, bilahare gelen müfrezenin de iştirakile yapılan çetin bir müsademeden sonra Ziya teslim olmuş, Misbah, Savurlu Hüseyin ve Kör Cemil tepelenmişlerdir. 3 şaki de kaçmıştır. Kaçanlar da takip edilmektedir.

I M G 2173

***

Tan Gazetesinde Şeyh Abdurrahim Olayı

18 Temmuz 1937 tarihli Tan gazetesi Şeyh Abdurrahim ve arkadaşlarının katlini birinci sayfadan ‘Fesatçı bir çete cenup hududu boyunda imha edildi’ başlığıyla duyurmaktadır. 

17 Temmuz’da Tan muhabiri tarafından Diyarbekir’den bildirilmiştir. Ama Şeyh Abdurrahim ve arkadaşları haberden yaklaşık on gün önce Nusaybin’den giriş yapmışlardır.

I M G 2174I M G 2176

Tan gazetesindeki haberde şunlar yazılmaktadır:

“Memlekete fesat sokmak, cenup vilayetlerimizin asayişini bozmak ve teşkilat yapmak maksadile on gün önce  Nusaybin’den hududumuzu aşarak içeri giren bir çete tepelenmiştir. Çete ile jandarma müfrezelerimiz arasında Bismil kazasına bağlı Aşağı Salat köyünde şiddetli bir müsademe olmuş, 3 şaki kaçmış, diğer tanınmış dördü de tedip edilmiştir. Müsademe esnasında bir jandarma neferimiz şehit düşmüş, bir çavuş hafif yaralanmıştır.“

Tan gazetesi (18 Temmuz 1937)’nin 17 Temmuz’da Diyarbekir’den verdiği haberde Şeyh Abdurrahim ve arkadaşlarının 0n gün önce sınırı geçtiklerini yazmaktadır. Buna göre Şeyh Abdurrahim ve arkadaşlarının katledildikleri takriben 17 Temmuz 1937 günü olmaktadır.

Haber şöyle devam eder:

“Nusaybin’den hududumuzu aşarak içeri giren bir çete tepelenmiştir. Çete ile jandarma müfrezelerimiz arasında Bismil kazasına bağlı Aşağı Salat köyünde şiddetli bir müsademe olmuş, 3 şaki kaçmış, diğer tanınmış dördü de tedip edilmiştir. Müsademe esnasında bir jandarma neferimiz şehit düşmüş, bir çavuş hafif yaralanmıştır.’

Gazete olayın meydana geliş şekline ilişkin şunları ileri sürmektedir:

‘Çete, eski isyanda yakalanarak asılan Şeyh Said’in kardeşi Şeyh Abdürrahim, 1933’te tepelenen Şeyh Fahri’nin kardeşi Şeyh Misbah ile Şeyh Said isyanı sırasında sergerdelik eden kaçak Liceli Kör Cemil Seyda ve avanelerinden mürekkeptir.

I M G 2184

Müsademe şöyle olmuştur:

Cenuptaki fesatçılardan  Şeyh Abdurrahim, Şeyh Misbah, Kör Cemil seyda, kaçak Savurlu Hüseyin ve Balıkesir’den Diyarbekir’e muhake için gönderilirken Müslümiyeistasyonunda cenuba kaçan Ziya (yüzbaşı. Y.K.) ve adamları, 8 Temmuz Perşembe akşamı karanlıkta Nusaybin’in 20 kilometre şarkından hududu geçmişler, tam 9 gün Dircuma ile Hitabin arasındaki dağlık arazide saklı bir yürüyüşten sonra Bismil kazasının Sinan nahiyesine bağlı Aşağı Salat köyüne yaklaşmışlardır.

Çetenin şüpheli hareketlerini evvela Romanya göçmenlerinden Nasuh görmüş, çetedeki kaçak Ziya, hemen küçk bir pusula yazarak çetenin kimlerden müteşekkil bulunduğunu bildirmiş, bunun üzerine Nahiye Müdürü Haki harekete geçerek üç jandarma, korucu ve bir grup köylü olduğu halde eşkiyanın üzerine gitmiştir. Karşılaşma çok muvaffakiyetli olmuş, oyalama müsadesi devam ederken hadise mahalline makineli vesaitle jandarma takip müfrezeleri de yetişmiştir.

Tepelendiler ve teslim oldular

Çetin bir müsademeden sonra Abdurrahim, Misbah (Şeyh Şemseddin’in yeğeni. Y.K.), Savurlu Hüseyin, Kör Hüseyin, Cemil seyda tepelenmiştir. Ziya, müsademeden çok geçmeden teslim olmuş, diğer üç şaki kaçmıştır. Müfrezelerimiz,, kaçanlarla ikinci bir müsademe daha yapmış, bunlardan biri daha yaralanmıştır. Çetenin silah ve tabancalarından başka beyanname, hüviyet cüzdanı, silah ve yol vesikaları bulunmuştur. 

Haberde, Diyarbekir vali yardımcısı Kazım Demirer, müfrezeler komutanı Binbaşı Hamdi, Bismil jandarma komutanı yüzbaşı Salih, merkez bölük komutanı yüzbaşı Hulusi, Bismil jandarma komutanı Yüzbaşı Salih, Diyarbakır merkez karakul komutanı Faruk, Sinan nahiye müdürü Haki, yaralanan Diyarbekir merkez karakul komutanı Faruk, çatışmada ölen jandarma Zülküfi, Göçmenköylü Nasuh adlı kişilerin ‘büyük feragatla çalıştıkları’ belirtilmektedir. Çatışmada ölen Zülküfi adlı asker için Diyarbekir’de Ulucami’nde (Şey Said efendi ve 47 arkadaşının önünde asıldığı cami) cenaze namazı kılınmış (Tan, 18 Temmuz 1937).

***

Rivayetlere göre Şeyh Abdurrahim’in cesedi günlerce güneş altında buğday tarlasında kalıyor ve günlerce sonra bulunup gömülüyor. Olayı gören bir köylü bir süre sonra Şeyh Abdurrahim’in olduğu yere her gittiğinde bir taş koyarak mezar yerini belirliyor.

***

I M G 2177

Cumhuriyet Gazetesi

19 Temmuz 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesi ise olayı ‘ Cenupta bir çete imha edildi. Çetenin reisliğini yapan Şeyh Said’in kardeşi de gebertildi.’ Başlığıyla duyurmaktadır. Gazete şöyle devam etmektedir:

“Şeyh Said’in kardeşi Şeyh Abdurrahimin reisliğinde hareket eden bu çetede Ağrı isyanında tepelenen Şeyh Muharrem’in kardeşi Şeyh Misbah, Kör Cemil Seyda, Savurlu Hüseyin, Sofu Said ve daha birkaç azılı haydut bulunuyordu. Bunlar daha evvel Şam’da bir toplantı yaptıktan sonra ayın 9’unda gizlice hududu geçmişler ve dağlık araziyi takiben Bismil kazasının Sinan nahiyesine bağlı Aşağı Salat köyü civarına kadar gelmişlerdir.’ (..) Şeyh Said’in kardeşi Şeyh Abdurrahim, Şeyh Misbah, Savurlu Hüseyin ve Kör Cemil gebertilmişlerdir. Diğer üç şaki kaçmışlarsa da jandarmalar tarafından şiddetle takip edilmektedirler.“

***

I M G 2185

Türk Sözü Gazetesi

21 Temmuz 1937 tarihli Türk Sözü gazetesi de Şeyh Abdurrahim ve arkadaşlarının katledilmeleri olayını ikinci sayfasında ele almaktadır.

Gazete katliamı ‘Şeyh Said’in kardeşi nasıl öldürüldü? Bu habisler meğer Seyid Rıza’ya yardıma geliyorlarmış’ diyerek duyurmaktadır.

Bu haberlerden, Şeyh Abdurrahim ve arkadaşlarının Dersim’e gitmek üzere Suriye’den çıktıkları anlaşılmaktadır.

Şeyh Abdurrahim’in yanında olanların her biri ayrı bir değerde olan insanlardır. Bilinen bir geçmişleri vardır. Devlet onların Suriye’de olduklarını bilmektedir. Şeyh Abdurrahim ve arkadaşlarının ortadan kaldırılması için bir plan çerçevesinde hazırlık yapıldığı görülmektedir. Alişer efendi ve Şeyh Abdurrahim efendinin katledilmeleri 1937 temmuz ayının ilk yarısında gerçekleşmiştir.

Biri Alevi inancına sahip, diğeri şafi inancına sahip bu iki değerli Kürd şahsiyetinin ruhu bir hafta arayla birbirine kavuşmuştur.

Şeyh Abdurrahim ve arkadaşları Dersim’in imdadına koşmaktadırlar.

Ama onları büyük bir tuzak ve içerden örülmüş bir ihanet beklemektedir.

-------

Türk Sözü adlı gazete olayı Haber gazetesine dayanarak şöyle veriyor:

“Cenupta Abdurrahim çetesinin imhasına dair elde ettiğim şayanı dikkat malumatı veriyorum:

Öldürülen Şeyh Abdurrahim, Şeyh Said’in kardeşidir. Aynı çete içinde Ağrı isyanında tepelenen Şeyh Muharrem’in kardeşi Şeyh Misbah, Şeyh Saidin başlıca elemanlarından Kör Cemil Seyda, Savurlu Hüseyin, gene kaçak Ziya (devlet ajanı olduğu ve yüzbaşı olduğu biliniyor.Y.K.) vardır. Şeyh Said’in oğlunun da çeteye dahil olduğu söylenmektedir.

İfsat nasıl hazırlanmıştı?

 Bunların hepsi cenup aşırı yerlerden gelmişlerdir. Cemil Paşa oğullarından Kadri, Ekrem, Mehmet, savurlu Hüseyin, Abdürrahim ve adamı, Sofu Said, Muşlu Hilmi ve Hasan ağa, evvelce Seyitxan çetesinden kalıp kaçan Selahattin, Abdülaaziz ve Şeyh İbrahim’le bazı tevabil Şam’da bir toplantı yapmışlardır. Şeyh Abdürrahim Ziya’yı orada bulmuştur. Ziya, Babıki’de Cemil Paşa oğlu Mehmed’in  yanına gönderilmiş, orada bir müddet kalmıştır.’

I M G 2183

(..)

Çete efradı 8 Temmuz Perşembe akşamı karanlıkta Nusaybin’in 20 kilometre şarkından hududu geçmişlerdir.

(..)

Seyit Rıza’ya yardıma geliyorlarmış

Verilen malumata göre , bu çete çapulculuk için hududu geçen takımdan değildir. Bunlar, Piran ve Palu taraflarında teşkilat yapmak, cenupta bir asayişsizlik hadisesi çıkarmak, Dersimli Seyid Rıza’ya yardım etmek ve şimdiye kadar tepelenen arkadaşlarının intikamını almak için elbirliği etmişlerdir.“

Devamı yazı dizisi 6-

Kaynak: Haber Merkezi