Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, anksiyete ve depresyon birlikteliği üzerine değerlendirmelerde bulundu. Şentürk, son dönemde anksiyeteye yönelik farkındalığın arttığını belirterek, "Yaşamın hızlanması, teknolojinin gelişmesi ve insanların sürekli bir yerlere yetişme çabası gibi birçok etken bu durumu tetikliyor. Bu farkındalık artışı, psikiyatriye başvuruların da artmasına yol açıyor," dedi.

Hastalıkların Ayrışık Noktaları

Şentürk, kişinin aşırı endişe, kaygı ve korku duygularına tepki vermesine neden olan anksiyetenin farklı türlerine dikkat çekerek, "Yaygın anksiyete bozukluğu, panik atak, fobiler, agorafobi, sosyal fobi, ayrılık anksiyetesi ve travma sonrası stres bozukluğu gibi çeşitli rahatsızlıklar bulunmaktadır. Bu hastalıkların birbirine benzeyen yönleri olduğu gibi ayrışık noktaları da vardır. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, bulantı ve baş ağrısı gibi fiziksel semptomlar yaygındır ve bu belirtiler, kişinin günlük yaşamını ve sosyal ilişkilerini önemli ölçüde zorlaştırabilir," diye konuştu.

Depresyon Klinik Tablo

Dr. Şentürk, depresyonun klinik bir tablo olduğunu ve en az iki hafta boyunca bu durumun yaşanması gerektiğini vurguladı. "Gün içerisindeki ufak çöküşler, demoralize anlar ve kendini kötü hissettiği zamanlar depresyon olarak değerlendirilmemeli. Depresyon, bunların çok ötesinde psikolojik ve motor fonksiyonlarda gerilik yaratan bir durumdur," dedi.

Anksiyete ve Depresyon Tedavileri

"Depresyon ve anksiyete, birbirine yakın arkadaş gibidir. Birinin varlığında diğerinin ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Hem anksiyete bozukluğunda hem de depresyonda kullanılan medikal tedaviler benzerdir," diyen Dr. Şentürk, bireyin duruma alışması gerektiğini belirtti. "Normal yaşantıda her zaman mutlu olmak mümkün değildir. Olumsuz duyguların da yaşanması gerekmektedir. İyi bir ilişki ağına sahip olmak önemlidir," ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

Kaynak: (Haber Merkezi)