İdris-i Bitlisi, Çoğu Kürtlere göre “kahraman”, kimi sözde aydınlara göre “iblis”, Dersimli Kürtlere göre “hain”, Alevilere göre “cellat”, Doğulu Sünni mezhebine tabi halk ve şeyhlere göre ise “Mevlana Hâkimüddin” idi.

İdris-i Bitlisî Kimdir? Önce onu tanıyalım.

Özellikle Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu siyasetinde önemli rol oynamıştır. Doğuda Kürtlerin Sunni (şafii) mezhebi olmasını sağlamıştır.

Padişahın emriyle Fırat-Dicle Seferi başlamıştı, İdris-i Bitlisi de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da aşiret beyleri ile görüşüp onları Osmanlı Devleti’ne katılmaya ikna için çalışmıştı. Bölgedeki Kürtlerin önce Akkoyunlular, sonra ise Safeviler ile olumsuz ilişkileri olmuştu; İşte bu nedenle çoğunun desteğini almayı başardı.

I M G 5355

Kürt beylerini bir araya getirmeyi başaran İdris-i Bitlisi yazdığı Selim name eseri Kürtleri Kızılbaşlar ile savaşa teşvik ettiğini, onların da kılıç zoruna Anadolu'yu Kızılbaşlardan temizlemek için yemin ettiklerini yazmış………

Şimdiki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, İrak Kürt bölgesi ve Suriye kürt bölgesi Şiirleşmesinin önünü kesti.

Sünni Kürtleri, Alevi Safevilerin kılıcından Osmanlı’yla ittifak yaparak kurtaran İdris-i Bitlisi gerçekte kimdi?

Yavuz Sultan Selim, İdris-i Bitlisi ve Kürt beylerine belgeyi boş olarak altta mühürü vurdu. Kürt beylerine Dedi ki siz ne istiyorsanız, Yazın, dedi. Normal şekilde dil bakımda Kürtler İranlılara yakın olmasına rağmen, Yavuz Sultan Selim’in Sünni Kürtlere karşı iyi tutumu, Kürt beyleri Osmanlının safına katıldı.

Osmanlı’da doğuda sırtını Kürtlere dayanarak, Viyana kapısına kadar ele geçirdi.

Kürtlerin Alevi olmamasının en büyük etkeni İdrisi Bitlisi’dir.

Kürtler, en çok Osmanlılar döneminde rahat ettiler.

Bunu sağlayan kişi ise İdris-i Bitlisi idi...

Gelin 510 yıl önceye gidelim.

Birinci Bölüm

Fatih Sultan Mehmed’in unvanı Anadolu, Rumeli ile Karadeniz-Akdeniz’in sultanı.

Fatih, Avrupa’nın sultanı olmak istiyordu. Bu nedenle yürüyüşü hep Batı’ya doğru yaptı. Hukuktan maliyeyede, toprak üzerindeki siyaseti ve güzel sanatlara kadar hep ilerici devrimci adımlar attı. Ali Kuşçu gibi âlimlere önem verdi. Sunni İslam dunyasının günlünü fethetti.

I M G 5356

SÜNNİ DUNYASININ KAHRAMANI YAVUZ SULTAN SELİM

Bu kısa bilgilerden sonra şimdi, anlatacağımız olayın kahramanına: Yavuz Sultan Selim.

2. Beyazıd’ın oğlu, Şehzadeliği döneminde Trabzon Valisi idi. Artık yaşlanan babasının atılgan ve yerinde duran olmasına kızıyordu. Darbeyle babasının tahtını ele geçirdi. Osmanlı’nın Batı’ya ilerleyeşini Doğu’ya çevirdi.

Şimdi de olayın ikinci kahramanını tanıyalım: Şah İsmail,in amacı ve doğu politikası;

İkinci Bölüm’e geçelim.

15’inci yüzyıl sonunda İran’da taht kavgaları başlad. Saltanatı Bayındır soyundan Safeviler aldı.

Devletin başına Erdebil Ocağı Şeyh Haydar’ın enküçük oğlu Şah İsmail geçtii. Şah İsmail aynı zamanda, oda Türkmen’di. Kimine göre “Alevi” kimine göre “Şii” idi.

Şah İsmail Azerbaycan dolaylarının hâkimi Veziriazam Şemseddin Geylani’nin desteğiyle Akkoyunluları mağlup etti.Bu sefer gözü Osmanlı topraklarına çevirdi.

1502-1507 tarihleri arasında iki kez saldırıya geçti. Erciş, Ahlat, Amid (Diyarbakır), Mardin, Cizre, Musul, Bağdat’ı aldı. Sünni din adamlarının türbeleri yıktı. Bu yaptığı hareket Sünni Kürt aşiret ve beylerin tepkisini çekti...

Üçüncü Bölüm

Şimdi gelelim makale konusu olan kişiye yani: İdris-i Bitlisi’ye

Ailesi Bitlisli ve “Mevlana Hâkimeddin” lakabıyla biliniyor.

Babası tasavvuf ve tefsir konularına hâkim Mevlana Şeyh Hüsameddin Ali-ül Bitlisi idi.

‘’Ahmet Yesevi’nin yolundan yürüyen Seyyid Mehmet Nur Bahçi’den feyz almış, halifesi olmuş, şeyhi ölünce Nurbahçi tarikatını kurmuştu’’.

Sekiz kitabı vardı.

İdris-i Bitlisi böylesine önemli bir âlimin oğlu olarak dünyaya geldi.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmesede, 1452-1457 arasında doğduğunu söyleniyor. Doğum yeri de; kimine göre Diyarbakır kimine göre Bitlis’ti. Kürt’tü.

Fakat lakabı Bitlis-I olduğu için Bitlis’li Kabul edilir.

Eğitimi babasından “İdrisiye Medresesi”nde aldı. 12 ilim öğrenci, islam için mücadele etti. Doğuda Kürt medreseleri kurdu. Kürt toplumun dindarlaşmasını sağladı. Medreselerde Kürtçe eğitimde verdi.

İdris-i Bitlisi’ye istediğini veren padişah Yavuz Selim oldu.

Yavuz Selim Trabzon Valiliği döneminde Safevileri tehlike olarak değerlendirmiş, babasını bu konuda uyarmıştı.

Yavuz Sultan Selim that ele geçirince, hemen İdris-i Bitlisi ile ittifak yaptı; Şah İsmail konusunda hemfikirdiler, yok edilmesi gerekiyordu.

Padişah, Yavuz Selim sürekli kendine tehditkâr mektuplar gönderen, “Anadolu halkının babasının müritleri olduklarını” yazan, Timur bozgunundan bahseden Şah İsmail’i susturmak istiyordu…

Kürtlerin desteğini almak için Kürt alim İdris-i Bitlisi’yi görevlendirdi.

İslam alimi İdris-i Bitlisi kısa sürede Sünni Kürtleri Osmanlı’nın yanına çekmeyi başardı.

YAVUZ ŞAH İSMALİ YENDİ. KÜRTLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU SÜNNİ MEZHEBE TABİ OLDU.

20 Nisan 1514’te İstanbul’dan sefere çıkan Yavuz Selim, 24 Ağustos 1514’te Çaldıran’da Şah İsmail’i SAVAŞTA YENDİ.

Bu savaş sonunda Kürt aşiretleri özel bir idareye tabi oldu. Kürt derebeyliğinin temeli atıldı.

SON BÖLÜME GEÇİYORUM.

Çaldıran Savaşı’ndan sonra Amasya’ya dönen Yavuz Selim, Doğu Anadolu’da düzenin sağlanması görevini İdris-i Bitlisi’ye verdi.

İdris-i Bitlisi 25 Kürt aşiretini bir araya getirerek, onları -kendi üslubuyla yazarsak- “Kızılbaşların kökünü kazımaya teşvik etti”.

Hepsi, “Kızılbaş topluluklarına karşı kılıç darbesiyle cihat etme” yemini ettiler.

İdris-i Bitlisi kararı bildirmek için Amasya’ya Yavuz Selim’in yanına gitti.

Şakir Epözdemir gibi tarihçiler bakın ne yazıyor: “O dönemlerde Doğu ve Güneydoğu bölgesi baştan başa Kızılbaşların işgali altındaydı. Bölge insanı ve beyleri bu zulümden kurtulmak için İdris-i Bitlisi’yi beklemiştir.”

Yapılan İddialara göre, Şah İsmail’in hem İran hem Anadolu’daki Kızılbaşların üzerindeki mistik-karizmatik gücünden çok etkilenen Yavuz Sultan Selim’i, benzer bir etkiyi sağlamak için, Kahire’deki İslam halifeliğini İstanbul’a getirmesi için ikna eden İdris-i Bitlisî’ydi. 

1516-1517’de Sünni Çerkes ve Türk kölelerin kurduğu Memluk Devleti’ne karşı yapılan Mısır seferi sırasında Sultan Yavuz’a, 16 Kürt beyi ve askerleri eşlik etmişti. İdris-i Bitlisî, sefer sırasında Yavuz’un ‘din kardeşlerine’ yapmış olduğu haksızlıkları bir kaside ile padişaha aktarmış, padişah kızmak yerine kendisini iltifatlara boğmuştu.

Osmanlı kaynaklarında ‘Mevlana’, ‘Hakimeddin’, ‘Kutlu Müderris’ diye anılan İdris-i Bitlisî Yavuz’dan iki hafta önce, 18 Kasım 1520’de İstanbul’da hakkın rahmetine kavuştu. Amasya Anlaşması’nın mimarları erken hayatta gözlerini yumuştu ama attıkları temel öyle sağlamdı ki Osmanlı-Kürt ilişkileri 350 yıl neredeyse sorunsuz gitti.

Günümüzde bazi yazarlar İdris-i Bitlisi hâla tartışılmaktadır.

Bakınız; kişi kendini hangi kimlikte görüyorsa öyledir. Türk, Kürt, Rum, Çerkez, Laz, Gürcü, Sünni, Alevi hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin saygın vatandaşlarıdır. Son olarak, Cebinde Türkiye cumhuriyeti kimliği taşıyan herkesin devleti Türkiye Cumhuriyetidir. 

Kaynak: bitlishaber13 ve

Mutkihaber 

Kaynak: bitlishaber13-mutkihaber