Erkekler neden mavi, kadınlar ise pembe rengi tercih eder? Bu, doğuştan gelen bir tercih mi yoksa bunun altında yatan başka nedenler mi var? Evrimsel süreçten günümüze kadar bu iki rengin cinsiyet algısındaki değişimini gelin birlikte kısaca inceleyelim. 

Evrimsel süreç bağlamında ele aldığımızda kabul edilen bir görüşe göre avcı erkekler için kırmızı daha duyarlı bir renkti. Pembe de bu rengin bir tonu. Bu yüzden pembe erkek rengi olarak kabul ediliyordu. 

Bez değişiminin kolay olması ve renklerin solması korkusu insanların yüzlerce yıl boyunca beyaz renk giymelerine sebep olmuştur. 1800’lere kadar devam eden bu durum yerini renkli elbiselere bıraktı. Ancak cinsiyet ayrımı çok sonra olacaktı.

Rönesans döneminde mavi renk yüceliği, saflığı ve berraklığı; kırmızı renk ise Hz. İsa’nın kanını ve acısını temsil ettiğine inanıldığından bu renkler kullanılırdı. Bu dönemdeki sanat eserlerinde Hz. Meryem’in kaftanı mavi renkte olurdu.

19. yüzyıl İngiltere’sinde askerler kırmızı üniforma, erkek bebekler ise pembe elbiseler giyerdi. Pembe renk, henüz daha olmamış naif bir yapıyı temsil ediyordu.

1918’de bir yayın, kapağında “Pembenin erkeklere, mavinin kadınlara” göre olduğunu yazdı. İlk kez bir cinsiyet ayrımına gidilmesine rağmen bu fikir hala yaygınlaşmamıştı. Ancak bu renk olayını tersine çeviren birileri olacaktı: Naziler.

Naziler asker üniformalarında mavi renk kullanmaya başladıklarında mavi, artık bir erkek rengi olarak görülmeye başlandı.

1940’lı yıllardan sonra kapitalizmin ve paraya olan ihtiyacın etkisiyle artık renkler cinsiyete göre ayrılmaya başladı. Amerika’da pembe renk kadınsı bir renk olarak kabul edilmeye başlandı. Amerikan Başkanı David’in karısı Mary, tam bir pembe obsesifiydi. Onun döneminde Beyaz Saray, “Pembe Saray” olarak anılmaya başlanmıştı. Giydiği pembe elbisesinden sonra kadınlar artık pembe elbiselere yönelmeye başlamışlardı.

Ülkemizde 1976’da çıkarılan ve 2017’de kaldırılan kimliklerde de mavi ve pembe renk kullanılmıştı.

 Görüldüğü üzere, bu renk tercihinin altında yatan neden tamamen toplumsal etkidir. Yapılan deneylerde de henüz cinsiyetinin farkına varmamış çocukların bu renkleri ayırt etmeksizin kabul ettiklerini gösteriyor. Bu da renk tercihinin doğuştan gelen bir özellik olmadığını göstermektedir. Bu tamamen bilimsel temeli olmayan toplumsal bir klişe.

                Hoşça kalın,

                Sevgiyle kalın.