Diyarbakır'ın ruhunu yansıtan, şehrin kalbi gibi atan Diyarbakır Surları, sadece birer taş duvarın ötesinde çok daha fazlasını ifade ediyor. 10 bin yıllık tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır'ın hikayesini anlatan bu görkemli surlar, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde de yer alıyor.

Diyarbakır Surları, Roma İmparatoru II. Constantius tarafından 349 yılında yaptırılmış olsa da, temelleri Asur ve Hitit uygarlıklarına kadar uzanıyor. Surların her köşesi, her burcu farklı bir medeniyetin izlerini taşıyor. Roma, Bizans, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok uygarlık, bu surları inşa ederek, onararak ve değiştirerek şehrin tarihine katkıda bulunmuştur.

Yaklaşık 5,5 kilometre uzunluğundaki surlar, 12 metre yüksekliğe ve 3-5 metre genişliğe sahip. 82 burç ve 4 ana kapıdan oluşan bu devasa yapı, yüzyıllar boyunca şehri dış tehditlere karşı korumuştur. Surların sağlamlığı ve ihtişamı, Diyarbakır'ın "Karadeniz'in incisi, Akdeniz'in kalesi" olarak anılmasında önemli rol oynamıştır.

Diyarbakır'ın surları, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel açıdan da büyük bir öneme sahiptir. Bu surların yapımında kullanılan malzemeler, o dönemin teknolojisini ve mühendislik bilgisini yansıtmaktadır. Taşların işlenmesi, surların sağlamlığını ve dayanıklılığını artırmış, zamanın etkilerine meydan okuyarak bugünlere kadar ulaşmalarını sağlamıştır.

Ancak, Diyarbakır'ın surları sadece bir mimari yapı olarak değil, aynı zamanda bir kültürel miras olarak da değerlendirilmelidir. Bu surlar, zaman içinde farklı medeniyetlerin izlerini taşımaktadır. İçlerinde yer alan kapılar, kuleler ve burçlar, farklı dönemlerin mimari tarzlarını yansıtmaktadır. Her bir taş, şehrin tarihini ve geçmişini anlatmaktadır.

Diyarbakır'ın surları, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır ve bu sayede dünya çapında tanınmaktadır.

Diyarbakır Surları'nın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için birçok çalışma yapılıyor.