Bazı şeyler vardır, insana ekmek kadar hava ve su kadar gereklidir. Vicdan gibi...

Bismil’de hemen herkesin sokakta mutlaka 'baktığı' ama birçoğunun 'görmediği' birilerinden bahsedeceğim bu yazıda: Dilendirilen zavallı çocuklardan.

Duygu sömürüsüne o çocukları alet edip güya "Biz savaştan kaçtık" veya "Muhtaç durumdayız." bahanelerine sığınanlara yazıklar olsun! Bu durumun dinle, ırkla hele ki maddi durumla uzaktan yakından hiçbir alakası yok! Duygular aracılığıyla sömürmekten başka bir şey değil bu. İş zavallı çocuklara kadar uzanınca, daha da çirkin bir hal alıyor. Çıplak ayaklarla, yağmur çamur demeden dilenmekle geçiyor bu çocukların ömrü. Suçlu aramaya hiçbir şekilde lüzum yok, her şey gün gibi ortada! Yazık değil mi? Sıralarda eğitim almaları gereken çocuklar, okul önlerinde dilendiriliyor, akıl alır gibi değil!

Hal böyle olunca ileriki yaşlarını tahmin etmek de pek zor olmuyor anlayacağınız.

Dilenci 1

Muhtaç insan, ihtiyaç sahibi insan nasıldır bilir misiniz? İhtiyacı olduğu halde istemekten çekinen, elindekileri bir an olsun düşünmeden yanındakiyle paylaşan ve her türlü şartta rızkını helal bir şekilde kazanmaya çabalayandır.

Konuya çocuklardan geldik. Kabahat kesinlikle onları böyle yetiştiren, böyle yaşamaya alıştıran ailelerinde. Keşke acınası tarafları maddi anlamda olsaydı! Yazık...

Hiçbir gerekçe, tekerlekli sandalyesinde peçete satan yaşlı bir adamı gördükten sonra onları haklı çıkaramaz! Ne bu sorun ilk kez dile getirildi, ne de biz o masum çocukları ilk kez gördük. Gündem bu denli yoğunken, Bismil yönetimde yeni adımlar atmaya başlayacakken, buradan seslenelim: O zavallılar bu hayatı kendileri seçmedi. Bu sebeple duruma bir an önce el atılması gerek. Yalnız ve yalnız o masumları bir nebze de olsa koruyabilmek için.

Kurunun yanında yaş olup yanıyor bu çocuklar. Ve emin olun onları o hâlde gördükçe bir şeyler daha tutuşup kül oluyor...

Dilenci