Esnaf olsun, işçi olsun memur olsun, hemen herkes evdeki hesabın çarşıdakine uymadığından şikayetçi…

Belki bazen hesaplarımızı iyi yapamadığımızdan bazen yerinde durmayan fiyatlardan dolayı oluyor. Ama hemen hemen herkes şikayet ediyor. Ne yaparsam yapayım bir türlü yetiştiremiyorum, masraflar çok arttı, altından çıkamıyorum, vb…

Eğer gelirler, giderleri karşılamazsa böyle şikayetler de çok olur. Bu yüzden iyi bir muhasebe yapmaya uğraşıyor işi dengede tutmaya çalışıyoruz…

Peki birkaç günlük dünyanın muhasebesi için bu kadar uğraşırken, ebedi olan ahiretin muhasebesi için neler yapıyoruz? Sonumuz ne olacak, nasıl bir hesap vereceğiz, Hiç düşündük mü?

Ebü Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasülullah (sav) bir gün

“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashabı kiram şöyle cevap verdi;

– Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler.

Resulullah (sav):

“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular. (Müslim, Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyamet 2)

Önümüzde böylesi çetin bir hesap günü varken, hakkını hukukunu yediğimiz insanlara, kıldığımız namazların, tuttuğumuz oruçların, verdiğimiz sadakaların, kısacası yaptığımız tüm iyiliklerin karşılık olarak bizden alınıp onlara verilmesi ihtimali varken, hatta iyiliğimiz kalmayınca bile kurtulamayıp, onların günahlarının bize yüklenilmesi muhtemelken, bundan kurtulmak için ne yapıyoruz? Nasıl bir hesap içindeyiz acaba?…

Cehennem melekleri tarafından kıskıvrak yakalanıp o alevli ateşlere atılırsak (Allah muhafaza etsin) ne yapacağız? O günkü pişmanlık fayda verir mi? Bağrışma ve çağrışmalar o gün bir işe yarayacak mı?

“Şu ikisi Rableri hakkında çekişip duran iki taraftır. Bunlardan inkârcı olanlar için ateşten giysiler biçilmiştir, başlarının üstünden de kaynar su dökülecektir.” Hac Suresi 19

“Bununla karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Onlar için bir de demirden sopalar vardır.” Hac Suresi 20

“Istıraptan ötürü oradan çıkmaya her teşebbüs ettiklerinde oraya geri döndürülecekler ve onlara, “Tadın bakalım bu yakıcı azabı!” denilecek.” Hac Suresi 21-22

“İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanları ise Allah altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Onlar orada altın bilezik ve incilerle süsleneceklerdir. Orada onların giysileri de ipektir.” Hac Suresi 23

“Onlar sözün güzeline yöneltilmişler ve övgüye en lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.” Hac Suresi 24

Geçen yıl bu vakitlerde yaşadığımız büyük bir deprem ile binlerce kişinin aniden bu dünyadan göçtüğünü unutmayalım. Uzun hesaplar peşinde olduğumuz bu geçici dünyadan her an gerçek olan ebedi aleme gidebileceğiniz gerçeği sürekli aklımızda olsun…

İçinde bulunduğunuz üç ayları fırsat bilelim, hatta salı gününü çarşambaya bağlayan gece, peygamber efendimiz (sav)in Allah’ın huzuruna çıktığı Miraç gecesinde bol bol af dileyelim. Hakkını yediklerimiz varsa, ya haklarını iade edelim yada helallik alalım… Unutmayalım ki bir daha böyle bir fırsatın elimize geçip geçmeyeceğini bilemiyoruz..

Şimdiden Miraç gecesi tüm İslam alemine mübarek olsun. Tüm ümmetin gafletten uyanmasına ve bütün Müslüman mazlumların özellikle de Gazze’deki kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olması temennisiyle..