Hz. İsa (as)’ı zor duruma düşürmek için bazı Yahudi alimlerince bir olay tertiplenir. Değişik rivayetlerin olduğu, hatta İncilde de geçen bu olayda zina yaptığı iddia edilen bir kadın taşlanmak için Hz. İsa (as)ya getirilir...

Onların gayesi aslında Hz. İsa’yı iki arada bir derede bırakmaktır. Tevrata göre bunun cezası taşlanarak öldürülmektir, haydi cezayı uygula derler. İsa (as) Allah’ın verdiği mucizeyle yere bir ayna çizer ve herkes gelip bu aynadan yüzüne baksın, de günahsız olan ilk taşı atsın der. Tabi aynadan yüzüne bakan bağırarak kaçar. Çünkü günahlarını, günahlarının yüzüne vurduğu çirkinliğini görmüştür… Böylece kadını taşlayacak kimse ortada kalmaz.

Bizler bugün kendimize bakacak olursak o günkü insanlardan çok mu farklıyız? Hangimiz kendi günahlarımızla, hatalarımızla ilgileniyoruz? Hep kendimizin yerine başkalarının günahlarını görüyor, onların hatalarını konuşuyor, kendi günahlarımıza gözlerimizi kapatıp, kendimizi masum sanıyoruz.

Okuduğumuzda, dinlediğimizde yada seyrettiğimiz bir programda hatalardan bahsedilince hiç birimiz üzerimize alınmıyoruz maalesef… Hep hoca haklı kardeşim gerçekten insanlar bozuldu, yoldan çıktılar, komşuluk kalmadı, akrabalık ilişkileri desen hep menfaat üzerine, büyüklere saygı hak getire… Faiz başını almış gidiyor, ahlaksızlık diz boyu, diyoruz da biz bunlardan çok uzağız gibi hep bunları başkaları yapıyor bizler masumuz… Acaba Hz. İsa(as)ın aynası gibi bir ayna olsaydı ve bizler günahlarımızı göre bilseydik, böyle rahat konuşa bilecek miydik?… İnsanların arasında böyle başı dik dolaşabilecek miydik?

Unutmayalım ki bir gün bütün yaptıklarımız ortaya dökülecek. Bizi koruyan istediğimiz gibi konuşan bu dillerimiz susacak, günah işlediğimiz ellerimiz, günaha gittiğimiz ayaklarımız ve günahlarda kullandığımız diğer tüm organlarımız konuşacaklar, aleyhimize şahitlik edeceklerdir… O gün ne kaçacak bir yer vardır, Allah’ın rahmetinin dışında ne de sığınılacak bir liman bulunur. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim bakın nasıl anlatıyor bize…

” O gün onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da tanıklık eder.” Yasin Suresi 65

“Göz dehşetle açıldığı, ay tutulduğu, güneşle ay birleştirildiği zaman; işte o gün insan “Kaçacak yer var mı?” diyecektir. Hayır, sığınacak bir yer yoktur! O gün varıp durulacak yer sadece rabbinin huzurudur. O gün insana yaptığı ve yapmadığı her şey hakkında bilgi verilecektir. Artık insan, mazeretlerini sayıp dökse de kendine kendisi tanıktır.” Kiyame 7-15

İşte o gün gelmeden aklımızı başımıza alalım, başkalarının hatalarıyla değil kendi kusur ve hatalarımızla uğraşalım, günahlarımızdan vazgeçip, hatalarımızı düzeltmek için çabalayalım… Unutmayalım ki hesap günü başkalarının değil kendi günahlarımızın hesabını vereceğiz. Başkalarının işlediği günahların bizimkilerden fazla olması da Allah’ın huzurunda bize bir mazeret oluşturmayacaktır… Bu hakikati yine Kur’an’ı Kerim’den dinleyelim…

” Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Günah yükü ağır gelen kimse onun taşınması için yardım çağrısında bulunsa -çağrılan yakını bile olsa- o yükten hiçbir şeyi başkası üzerine alamaz. Sen ancak, görmedikleri halde rablerinden korkanları ve namazı özenle kılanları uyarabilirsin. Kim arınırsa sadece kendi yararına arınmış olur. Her şeyin sonu Allah’a varır.” Fatır Suresi 18