Sizden öncekilerden bir adam vardı, doksan dokuz kişi öldürmüştü. Yeryüzünün en bilgili kimsesini sordu, ona bir rahibi gösterdiler. Adam, rahibe vararak doksan dokuz kişi öldürdüğünü ve tövbesinin kabul edilip edilmeyeceğini sordu. Rahip adama hayır diye cevap verince, adam onu da öldürüp yüze tamamladı...

Yine yeryüzündeki en bilgin insanı sordu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. O âlime vararak yüz kişi öldürdüğünü söyledi ve tövbesinin kabul edilip edilmeyeceğini sordu. Alim ona evet kabul olunur çünkü Tövben ile arana kimse giremez dedikten sonra, sözlerine şöyle devam etti;

Falan yere var, orada Allah’a ibadet eden kullar var. Sen de onlarla beraber Allah’a ibadet et. Sakın kendi beldene dönme, çünkü orası kötülükler diyarıdır…

Adam yola koyuldu, yolun yarısına varınca ölüverdi. Rahmet Melekleri ile Azap Melekleri onun üzerinde anlaşmazlığa düştüler. Rahmet Melekleri o samimi olarak tövbe etmiş ve Allah’a yönelmiş olarak buraya geldi dediler. Azap melekleri ise o kesin olarak bir iyilik işlememiştir, dediler. Bu sırada yanlarına insan kılığında başka bir melek geldi, onu aralarını bulmak için hakem olarak seçtiler. O da onlara her iki beldeye olan uzaklığı ölçüp karşılaştırın, hangi beldeye daha yakınsa oraya aittir dedi. Ölçtüklerinde varmak istediği beldeye bir karış daha yakın olduğunu gördüler ve rahmet melekleri onu alıp götürdüler…

Sa’d Bin Malik El Hudri’nin peygamber efendimiz (sav)den rivayet ettiği bu hadisi şerif tövbe için işlenmiş günahların bir sınırının olmadığını bize çok net olarak anlamaktadır. Zaten Kur’an’ı Kerim’de de bunu destekleyen birçok ayet mevcuttur.

” Onlar, Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah’ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler. Zira (bilirler ki) bunları işleyen kimse cezasını bulacak. Kıyamet gününde ona azabı kat kat verilecek ve alçaltılmış olarak o azap içinde ebedî kalacaktır. Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” Furkan 68 -70

Yukarıdaki hadis ve ayetlerden de anlaşıldığı gibi hangi günahı işlemiş olursak olalım, son nefese kadar tövbe kapısı kapanmaz. Yeter ki samimi olalım. Allah’ın Kuran’ı Kerim’de de belittiği gibi Nasuh tevbe ile tevbe edelim.

” Ey iman edenler! İçtenlikle ve kararlılık içinde Allah’a tövbe edin. Umulur ki rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlerine koyar. O gün Allah, peygamberi ve onunla aynı imanı paylaşanları utandırmaz. Onların nuru önlerinde ve sağ yanlarında ilerleyerek yollarını aydınlatırken şöyle derler: “Rabbimiz! Nurumuzu arttır eksiltme ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.” Tahrim Suresi 8

Önümüzdeki Perşembe’yi cumaya bağlayan gece, rahmet iklimi olan üç ayların başlangıcı ile Regaip gecesinin tesadüf ettiği nadir gecelerden biridir. Yani hem Regaip gecesi hem cuma akşamı hem de Recep ayının ilk gecesi olarak üç mübarek gecenin bir arada yaşandığı büyük fırsatlardan biri olarak, niçin tövbe etmemiz için bir başlangıç olmasın ki?

Rabbim bu gecenin hayrından istifade etmeyi cümlemize nasip etsin inşallah…