Bugünlerde ilçede oldukça yoğun olan gündemin aksine, körelmiş ve unutulmaya yüz tutmuş bir konuyu ele alacağız. Elbette gündemi meşgul eden konular ilçe bünyesinde büyük ehemmiyete sahip ama temelde hallolması gereken bazı konulara değinmeden büyük meselelere doğru bir açıdan yaklaşmak pek mümkün değil.

Bu sebeple bugün, insanı insan yapan bir değerden hem bu dünyada hem ahiret hayatında kişinin değerini artıran bir meseleden bahsedeceğiz. Yazıda ele alacağımız konu bizlerin bu dünyaya gelmesine vesile olan ailemiz ve anne baba hakkı...

Geçenlerde derslerimize giren bir profesör, aynı zamanda üniversitemizin dekanlarından bir hocamız sınıfa "Nasılsınız?" diye sorduğunda "Eh işte, idare eder." benzeri cevaplar aldı. Bunun üzerine, "Hayatta sizi seven değerli insanlar varsa, sevdiklerinizi kaybetmediyseniz 'çok iyiyim' diyeceksiniz!" diye bir karşılık verdi. Çok haklı bir söylem. Bugün birçoğumuz ailemizin kıymetini ya yalnız kalınca ya da onları kaybedince anlıyoruz. Değişen toplum, bozulan ahlak yapısı, her şeyi meşru olarak algılamaya alışmış bilinç; aile yapısını bir arada tutan bağları yavaş yavaş koparıyor. İşin acı yanı bizler bunun farkında bile değiliz. Aile yapısı ortadan kalkma tehlikesi ile karşılaşınca da toplumun temeli derinden bir sarsılma yaşıyor kaçınılmaz olarak.

Bir diğer değinmek istediğim nokta anne baba hakkı. Genelde kişilerin varlıklarına alıştığı, kaybetme ihtimali olunca kıymete binen, oysa onlar olmadan bir şeylerin her daim 'eksik' kalacağı, yaşamın en kıymetlileri. Onlara hürmet etmek, sıkıntılarına ortak olmak, omuzlarındaki yükü hafifletmek iyilik değil boynumuzun borcu. Umuyorum ki küçükken onlar bizlere nasıl merhamet ettiyse Allah da onlara aynı şekilde merhamet eder. Ailesini kaybeden kardeşlerimize de baş sağlığı dileyerek bitirelim. Bir sonraki yazıda buluşuncaya dek Allah'a emanet olun.