Bir müslümanın vazifesi tüm insanlara karşı bir sorumluluğu vardır. Bir müslüman kardeşimiz bir hataya düştüğünde ona sırt çevirmememiz lazım. Eğer ki o kardeşimiz yanlış yapıyorsa onu o yanlıştan döndürmek için gece gündüz demeden o insanı uyarmalıyız ve gittiği yol yol olmadığını ona anlatmalıyız.

Eğer biz görevimizi yapmasak o insana sırt çevirirsek en büyük hatayı biz yapmış oluruz. Yok onunla konuşmayalım, onun düğününe sevincine ortak olmayalım, onu taziyesine katılmayalım acısını paylaşmayalım mantığı ile gidersek en büyük hatayı yapmışız demektir.

Hatemül Enbiya Hz Muhammed (sav) yüzlerce defa insanlara İslam’ı anlatmak için onları İslam’a kazandırmak için kapılarına gidiyorsa,
biz niye bir müslüman kardeşimize sırt çeviriyoruz. Müslümanlar peygamberin misyonunu, davasını omuzlamışsa, peygamberin sünnetine ve peygamberin metodunu uygulaması lazımdır ve Müslümanlık görevimizi yerine getirmeliyiz.

Bu gün kahvehanelerde okey masalarında, pavyonlarda içki masalarında, sokaklarda gençlerimiz diz boyuna kadar günaha bulaşmış Müslüman kardeşlerimiz var. Günah işledikleri de, hata yaptıklarından dolayı onlara karşı hemen kin ve nefret besliyoruz. Biz onların ayağına ne kadar gitmişiz, biz onlara ne kadar İslam’ı anlatmışız ve biz onlardan kaç kişiyi İslam’a kazandırmışız. Ama maalesef Müslümanlık görevimizi tam olarak yerine getirmediğimiz gibi tam tersine müslüman kardeşimizin kusurlarının, hatalarının peşine düşmüşüz.

Hz Yusuf (as) kardeşleri gibi bizde kardeşlerimizi kuyuya atmayı ve kuyuda onları ölüme terk ediyoruz.
Bizler görevimizi tam olarak yapmadığımız için emin olun ki Allah’u Teala onların hesabını bizden de soracaktır.
Allah cc ayeti Kerim’de Maide süresi 8 ayetinde. “Ey iman edenler! Allah için adaletle şahitlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın, adil davranın, bu Allah’a karşı sorumluluk bilinci duymaya en yakın olan davranıştır. Ve yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.”