Değerli okurlarım Liselere Geçiş Sınavı kısa adıyla LGS sınavı 04 Haziran Pazar günü yapıldı. Sınava 1 Milyon 236 Bin Ortaokul 8. Sınıf düzeyinde olan öğrencilerimiz başvuruda bulundu. Öğrencilerimiz, aldıkları sınav puanları neticesinde, nitelikli okul dediğimiz proje bazlı okullara ve mesleki liselere kayıt hakkı kazanmış olacaklar.

Evvela uzmanların ve sahada biz öğretmenlerin gözlemlediği yapılan sınavın geçmiş yıllara göre zor olmadığı hatta kolay bile denebileceği yönündedir. Öğrencilerimizin en çok zorlandığı ders Matematik olmuştur. Matematikte görsel okuma, problem çözme ve dikkat becerisi iyi olan öğrencilerimizin yüzü gülmüştür. Türkçe soruları, okuduğunu anlama ve yorumlama gerektiren ve dikkat isteyen sorular iken, fen bilimleri biraz daha net ve anlaşılır ne istendiği belli olan sorular olmuştur. Fen bilimleri sorularında deney düzeneğini, bilimsel veri ve grafik analizini iyi yapan öğrencilerimiz ipi göğüslemiştir. Sosyal Bilgilerde, hem bilgiyi ölçen hem kavramları doğru yorumlama gerektiren sorular vardı. Yine bu sorular için analiz ve yorumlama kabiliyetinin gelişmiş olması gerekliydi. Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi soruları da hem bilgiyi ölçen, hem de bilgiyi yorumlayarak sonuca ulaşmayı hedefleyen sorular baskındı. İngilizce soruları da daha çok günlük hayatla ilişkilendirilmiş diyaloglar üzerinden hazırlanan sorulardı.

Hâsılı sınav bitti tüm öğrenci ve velilerimize geçmiş olsun. Biraz olsun stres yükünden kurtulmuş olduk. Sınav için özetle yapılabilecek en doğru yorum, artık, okuduğunu anlamanın bilimsel veri ve grafikleri doğru okumanın, analiz ve yorumlamanın ön plana çıkmış olduğunu görüyor olmamızdır. Sistem eski ezberci anlayıştan uzak, daha çok düşünen, yorumlayarak sonuca ulaşan bireyler yetiştirmek istiyor.

Yirmi yıllık mesleki tecrübem, bu sorunun en büyük ilacının çokça kitap okumaktan geçtiğini söylemektedir. Düşünce dünyasını geliştiren, akıl çeperlerini zorlayan farklı düşünce ve fikir önermeleridir. Bu önermeler okuyucuya hayata ve olaylara daha geniş ve sağlıklı pencereden bakma olanağını sunar. Bunun için biz öğrencilerimize sürekli kitap okuma tavsiyesinde bulunuyoruz. Kitap okumayı teşvik etmek için okullarda ve evlerimizde çeşitli etkinliklerde bulunuyoruz.

Kitap okumanın önündeki en büyük engellerden birisinin de akıllı telefon ve tabletlerin olduğunu biliyoruz. Değişen ve gelişen teknolojik ilerlemenin önünde durulamaz durulmamalı. Ancak yetişkinlerin bile uyum sağlamakta zorlandıkları bu akıllı cihazlar çocuklarımızın ellerinde birer beyin öğütücü olma potansiyeli barındırdığı muhakkaktır. Neredeyse ilkokul çağındaki yavrularımızın ellerinde bile, oyun ve eğlence amaçlı bu akıllı telefon ve tabletler bulunuyor. Farkında olmadan çocuklarımızı bizler değil de her türlü ahlaki değerlerden yoksun oyun programcıları ve seviyesiz ve uygunsuz içerikler ile ürün reklamları yetiştirmiş oluyor. Bu nedenle anne babaların kendileri de dâhil bu akıllı cihazlar hakkında bilinç sahibi olmaları gerekiyor. Kitap okuma ve teknolojiyi uyumlu hale getirmeleri gerekiyor.

Sınavda herkesin akademik olarak başarılı olacağı bir durum mümkün değildir. Ancak her öğrencimiz Allah’ın onlara lütfettiği kabiliyet ve yetenekleri sayesinde başarılıdır ve özeldir. Öğrencilerin Yüzde 20 sinin puanla yerleştiğini düşünürsek ki yaklaşık 250 bin öğrencimizin nitelikli okullara yerleşmiş oluyor. Geriye kalan 950 bin öğrencimizi başarısız olduğunu söylemek akıl karı değildir. Böyle bir bakış açısı çok sakattır. Ülkemizin her alanda yetişmiş iş gücüne ihtiyacı vardır. Hatta bu iş gücü açığının çoğunun mesleki yetenek gerektiren kalifiye eleman azlığından kaynaklandığı görülecektir.

Hem anne hem babalar hem de öğrenciler ve dahi öğretmenlerimiz Şunu unutmaması gerekir. Her çocuk özeldir. Her çocuk kendi özellikleri ile değerlendirilir. Heba edecek bir tek ferdimiz dahi yoktur. Yeter ki kabiliyet ve yeteneklerine göre onları hayata hazırlayalım.