Mehmet FARAÇ

yeniçağ Yazarı

HDP, HÜDA PAR; eski düşman dost olur mu?..

Güneydoğu'nun o kanlı ve kaotik günleri çok çabuk unutuldu...
1988-1998 arasında, adına "faili meçhul" denilen bataklığın da merkezi olmuştu Güneydoğu...
PKK'nın kırsaldan sonra kent merkezlerinde de "milis" yapısı oluşturmaya başladığı o yıllarda, dönemin MİT Müsteşarı Teoman Koman, gazetecilere Hizbullah'ın çıkışını değerlendirirken,
"Güneydoğu'da PKK'nın kepenk kapatma davranışlarına tepki gösteren bir çıkarma grubudur" demişti...

1980'lerin ortalarında PKK'ya karşı radikal dinci gruplarda hareketlenmeler başlarken; İlim, Menzil ve Vahdet kitapevleri çevresinde örgütlenenler bir süre sonra silahlanmış ve Ankara'da birlikte üniversite okuyan Abdullah Öcalan'la Hüseyin Velioğlu yandaşları arasında PKK-Hizbullah çatışması başlamıştı...


Batman'dan Urfa'ya kadar her gün en az iki kişinin öldürüldüğü Güneydoğu'da, PKK-Hizbullah arasındaki çatışmalarda yüzlerce insan can vermişti...


Hizbullah 17 Ocak 2000'de, örgüt lideri Hüseyin Velioğlu'nun İstanbul Beykoz'da öldürülmesinin ardından 24 Ocak 2001'de Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polis memurunu şehit ettikten sonra devletin büyük operasyonlarına uğramış, yüzlerce militan yakalanmış, Irak'a kaçanlar El Kaide'ye katılmış, örgütün bazı unsurları da yeraltına çekilmişti...
PKK eylemlerine devam ederken, Hizbullah silah bırakmış ve örgüt sempatizanları 2012'de HÜDA PAR'ı kurarak legal siyasete yönelmişti...
İki örgüt arasında yıllar süren sessizlik 6-7 Ekim 2014'te, Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla bozulmuş, sokaklara dökülen PKK yandaşları HÜDA PAR üyelerine de saldırmış, olaylar Yasin Börü gibi 16 yaşındaki çocukların vahşice katledilmesine kadar varmış ve bölgede yeniden PKK-Hizbullah çatışması körüklenmişti...

Örgütlerin kafası karışık!..

6-7 Ekim olaylarından sonra Hizbullah ile PKK arasında beklenen çatışma yaşanmadı...


Olaylar sırasında bölgede kamu binalarını, okulları, iş yerlerini ve Atatürkbüstlerini ateşe veren teröristler devletin sert müdahalesinin ardından etkisiz hale getirilince ortam sakinleşmişti...
HÜDA PAR ile HDP arasındaki son gerginlik, 2015 seçimleri sürecinde yaşanmış, Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı Kozluca köyünde, iki parti taraftarları arasında çıkan kavgada iki HÜDA PAR'lı öldürülmüştü...
Bu olayın ardından HÜDA PAR özellikle Akdeniz bölgesinden Doğu Anadolu'ya kadar örgütlenmesini yoğunlaştırırken, PKK da devletin operasyonlarından büyük darbe alarak sınır ötesine çekilmişti...


Ancak HDP ile HÜDA PAR'ı yan yana getirme çabaları hiç durmadı...


"HDP ile HÜDA PAR aradaki buzları eritmelidir, Kürt halkının özgürlüğü için zorunludur" diyen sadece eski milletvekili Hasip Kaplan değildi...
Farklı Kürt grupların temsilcileri ile kanaat önderleri, Kürt devleti peşindeki iki partinin tabanını yakınlaştırmak için çok uğraştı, ancak sonuç alınamadı...


HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu iki parti arasındaki ittifaka "taban hazır değil" diyerek sürekli karşı çıkarken,
2013 yılında HÜDA PAR Genel Başkanı olan Hüseyin Yılmaz katıldığı bir TV programında "Siyasal şartlar size ittifakı dayatırsa ne yaparsınız?"sorusuna,
"İlkeler bazında anlaştıktan sonra her partiyle ittifaka hazırız" yanıtını vermişti.
Yılmaz, "PKK ile helalleşmeye hazır mısınız" sorusuna ise "Halkımızın menfaati söz konusu ise olabilir" yönünde yanıt vermişti...
Peki, tüm bu gelişmelere niçin mi dikkat çektik?..

Demirtaş-Yapıcıoğlu, asıl hedef...

AKP lideri Erdoğan son seçimleri kazanmasının ardından balkon konuşması yaparken, Cumhur İttifakı liderlerinin el ele fotoğrafları dikkat çekmiş, BBP lideri Mustafa Destici ile HÜDA PAR lideri Zekeriya Yapıcıoğlu'nun yan yana gelmesi de oldukça tartışılmıştı...


İşte tam da bu tartışmalar sırasında, aktif siyaseti bırakan Selahattin Demirtaş,
HÜDA PAR lideri Yapıcıoğlu'na "HDP ile birlikte yürüme" çağrısında bulununca bir başka tartışma daha başlamıştı... Demirtaş, ''Kürdün eli, Saray’ın bahçesinde bir Kürt siyasetçi için idam sloganları atılırken tuttuğunuz Mustafa Destici’nin elinden kıymetsiz değil. Bugün gidip tutmanız gereken el, Meclis’te HDP’lilerin elidir. Hiçbirimiz artık kirli oyunlara prim vermeden halkımızın çıkarlarına odaklanmalıyız. Umarım bu mesajlarım, tarihsel önemi itibarıyla karşılık bulur’’ demişti...


Yapıcıoğlu ise Demirtaş'ın bu çağrısına oldukça sert bir yanıt verdi... Dedi ki Yapıcıoğlu;
"... Bazı şartlar gerçekleşirse belki o eli tutarız. Şiddetle aralarına mesafe koysunlar, ellerindeki Kürt kanını yıkasınlar. Dilleri ellerinden daha kirli. O dilleriyle, söylemleriyle yüz binlerce insanı mağdur ettiler. Binlerce insanın kanına girdiler. Onu da bir temizlesinler. Meşru zemine gelsinler."


Evet; HÜDA PAR her ne kadar Hizbullah ilişkisini reddetse de, isimleri de anlamları açısından farklı değil...


Diğer yandan konu "terör" olunca, bir dönem ikisi birden Güneydoğu'yu kan gölüne çevirdiği için PKK ile Hizbullah arasında da hem eylemsellik, hem de genel beklentiler bakımından pek fark yoktu...
Yani HÜDA PAR da, HDP de, hem ortaya çıkış gerekçeleri, hem ideolojik yaklaşımları, hem de "asıl hedefleri" bakımından çok farklı değiller...
HDP bir Kürt devleti peşindeyken, HÜDA PAR da bir yandan özerklik, diğer yandan ana dil ve iki bayrak hedefini dayatıp duruyor...


Üstelik konu ırkçılık olunca Marksist geçineni de, şeriatçı geçineni de, nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti karşıtı...


İşte bu yüzden Anayasa tartışmaları gündeme gelince iki parti de kol kola yürümekten kaçınmayacaktır...


Velhasıl HDP ile HÜDA PAR arasındaki buzlar, iki grup aynı anda Atatürk'ün Meclisi'ne girdiğinde zaten çözülmüştü!..

Sözün özü; Konu ezeli Güneydoğu planları olunca, burası Türkiye, her şey olur!..

Hem, "eski dost düşman olmaz" denilen bir coğrafyada, eski düşmanların dost olmayacağının garantisi mi var?..

Hele de konu ülkenin bütünlüğü, cumhuriyet, Atatürk ve de laiklik olunca...