(Mü’minler içinde öyle yiğit erler vardır ki, Allah’a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi , kimi de sırasını bekliyor. Bunlar aslâ sözlerini değiştirmemişlerdir” Ahzâb sûresi 33),
   Belki bu zamanda yukardaki ayette bahsedilen erlerden biridir diyebileceğimiz, nadir kişilerdendi Mele Abdullatif Özer. Onu tanıyan ehli vicdan herkesin de bu konuda bana katılacağına eminim. 
  Üstün ahlakı, örnek kişiliği, tevazusuyla, merhameti ve halimliğiyle, güler yüzlü oluşuyla, herkesin saygı ve sevgisini kazanmış bir şahsiyetti. Zaten mal yönünden zengin bir insan olmadığı halde taziyesinin kalabalıklığı da ne denli sevildiğinin en bariz örneklerindedi. Allah kimi severse onu kullarna da sevdirir ya işte Seyda da, adeta bunun örnekliğini görüyorduk. Ayette de belirtildiği gibi... 
   (Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü kafirlere karşı ise vakkarlıdırlar... ) Maide 54
   Kur'anı hayatında yaşayan biriydi. O yüzden konuşunca, dinleyenler pür dikkat kesilir, sözleri insanlara tesir ederdi. Ayetler okununca adeta onun hayatı insanın gözlerinin önüne gelir;
   (Allah’a ve peygamberlerine iman edenler, Rableri katında özü sözü doğru, bu konudaki hassasiyetleri sebebiyle doğruluk kendi­lerinde seciye hâline gelmiş kimseler ve hayatlarıyla gerçeğe şâhitlik edenler olarak yazılacak ve öyle muâmele göreceklerdir. Onlar için, kendilerine has mükâfat ve nûr vardır.) HUD SURESİ 19
   Dünya malına önem vermezdi. Bu sebeple en zor dönemlerde hakkı anlatmaktan vaz geçmez, sonucu ne olursa olsun doğru bildiğini anlatır, çevresinin [seni görevden atarlar] söylemlerine kulak asmazdı. Hatta 4 yıl kadar Medrese-i Yusufi de{cezaevi} kalmış görevden atılmıştı. Ama hiç Allahın davasını bırakmamış, hizmetlerine devam etmişti. Vefat edeken bile Tepe Barava Medresesinde öğrenci yetiştirmeye adamıştı kendini. 
  (Onlar ki; Rablerinin rızasını elde etmek için sabreder, namazı dosdoğru kılar, onlara rızık olarak verdiklerimizden gizli açık (sürekli) infak eder, kötülüğü iyilikle savarlar. Böylelerine (ahiret) yurdunun (güzel) akıbeti vardır. Ra'd 22)
   Akrabalık ilişkilerine çok önem verir, elinden geldiğince akrabalarnı ziyaret eder, gönüllerni hoş tutmaya çalışırdı. Hatta vefatında bile, Kurban Bayramı münasebetiyle akrabalarını ziyarete giderken kaza geçirmiş ve Allah'a canını Kurban vermişti. 
   Babamın vefatından sonra birçok kez annemi sorardı bana ve bu konuda bana nasihat ederdi. Onun bir nasihatını hiç unutmadım; bana dedi ki {eğer annen senden razı olmazsa hocalığın da boştur, müslümanlığın da... 
  (Onlar ki; Rablerinin birleştirilmesini emrettiği (akrabalık, komşuluk, İslam kardeşliği gibi) bağları birleştirirler. Rablerini (hakkıyla tanıdıklarından) Rablerinden (saygıyla) korkar ve hesabın kötüsünden korkarlar. Ra'd 21)