Bir zamanlar bir zat arabasıyla yolculuk yaparken, otostop yapan bir genci arabasına alır, birlikte yola devam ederler. Yaşlı adam yolda bir dinlenme tesisi falan önümüze çıksa da namaz kılsak diye düşünürken, genç amca! bir yerde dursan da namazımız geçmesin der. Bu adamın çok hoşuna gider ve arabayı çeker kenara… Mevsimlerden kıştır, yerde de kar vardır, onlar soğuğa rağmen kar ile abdest alıp namaz kılarlar. Sonra yola devam ederler.

Yaşlı adam, genç olana aslında durmak için ben gözümü gezdiriyordum, ama sen benden erken davrandın. İnşallah bir Şeyhin müridisin der. Genç: evet ben karımın tarikatındayım, müridiyim diye cevap verir. Yaşlı adam şaşırır, anlamadım nasıl yani….
Genç anlatır; ben eskiden içki içer, sarhoş olarak gece yarıları eve döner, hem ailemi hem de komşularımı rahatsız ederdim. Bir gece yine böyle eve geldim, eşim bir türlü kapıyı açmadı. Başını pencereden çıkarıp bakınca, niye kapıyı açmıyorsun, diye bağırdım. O da açmıyorum çünkü şerefsizsin diye cevap verdi. Ben daha da sinirlendim, tekme tokat kapıyı dövüyor, bağırıyorum ama nafile…
Baktım öyle olmayacak , güzellikle konuşup, kandırarak kapıyı açtırmaya çalıştım ve sonunda başardım. Kapıyı açar açmaz boğazına sarılıp sordum, bugüne kadar ne şerefsizliğimi gördün ki öyle konuşuyorsun, söyle bakayım. Bana öyle bir cevap verdi ki, sanki biri başımdan aşağı bir kova su dökmüş gibi dona kaldım.
Dedi ki, kendine hiç bakmıyor musun? Ne haldesin. Ben de dedim ki ne alakası var, halimin? Eşim dedi ki bu şekilde ölürsen sonun ne olacak? Ben hala anlamamıştım meseleyi, cehenneme gidersem gideyim, şerefsizlikle ne ilgisi var? Peki dedi; sen cehenneme gidince, ben kimin hurisi olacağım. Bir adam gelipte bundan sonra sen benim hurimsin diye elimden tutup götürse, sen de hiç bir şey yapamadan bakarsan, bundan büyük şerefsizlik mi olur? diye cevap verdi
Ben ne cevap vereceğimi bilemedim, iyice düşündüm, karım çok haklıydı. O gün karımın huzurunda tövbe ettim ve tarikatına girdim.

Belki bazıları bu hikayeyi eleştirecek, bazıları komik bulacak, bazıları ise saçma… Asıl olan bu hikayeden bir sonuç çıkarıp, bir ibret alabilir miyiz?

Ona bakmak lazım…
Şeytan bizi aldatmasın özellikle üç aylar dediğimiz, mağfiret, rahmet ve af mevsimindeyiz. Bu günlerde tövbe kapılarının daha da açık olduğunu unutmayalım. Yapacağımız her ibadetin on misliyle, yüz misliyle belki de bin misliyle karşılık bulacağını bilelim.
Allaha Nasuh tövbe ile tövbe edenlerin, günahlarının bile hayra dönüşe bileceğini biliyor muyduk? Aşağıdaki ayet bunu net bir şekilde anlatıyor:
“Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Evet, kim tövbe edip erdemli davranırsa bu durumda gerektiği şekilde Allah’a yönelmiş olur.” Furkan 70-71